a

Hanefi Avcı'ya Gazi Mahallesi Çağrısı

Gazi Mahallesi’nde 23 kişinin yaşamını yitirdiği olayların 19. yıldönümünde Gazi olayları davasına en başından beri müdahil olan avukat Remzi Kazmaz davanın tekrar açılması için harekete geçti.

Gazi Mahallesi’nde 12 Mart 1995 akşamı Aleviler’in gittiği üç kahvehanenin kurşunlanmasıyla başlayan olayların üzerinden 19 yıl geçti. O akşam çok sıkı güvenlik önlemleri olmasına rağmen otomatik silahlarla kahvehanenin taranması Gazi Mahallesi’nde bir provokasyon çıkarmaya yönelik bir adımdı. Fakat halkın sağduyulu davranışı sonucu bu provokatörler ilk planlarında amaçlarına ulaşamadı.

Ardından dini vecibeleri gereği Gazi Cemevi’nde toplanan kalabalığa hiçbir ihtara gerek duymadan sabaha karşı 04:30 sularında ateş açarak Mehmet Gündüz adlı vatandaşın ölümüyle başlayan olayların önünü açan provokatör güçler amacına ulaşmıştı. 13-14-15 Mart günlerinde süren olaylarda 23 kişi yaşamını kaybetmiş 653 kişi yaralanmıştı.

Gazi Mahallesi’ndeki katliamı hukuk katliamı izledi. Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Savcılığı’nın eksik soruşturmasıyla hazırlanan iddianameyle Eyüp 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davanın ilk celsesinde “sanıkların güvenliği” nedeniyle dava bin 200 kilometre uzaklıktaki Trabzon’a sürgün edildi.

Çeşitli nedenlerle 2 yıl geç açılan Gazi Davası baştan sona hukuka aykırılıklarla dolu, adil yargılama hakkından yoksun, hukuka, adalete, AİHM sözleşmesine aykırı yapılan yargılamada sadece 2 kişiye adam öldürmekten 1 yıl 8 ay ceza verildi. Bu cezalar da ertelendi.

Gazi davasında göze çarpan en önemli hukuka aykırılık davanın 11 yıl sürmüş olmasıydı. Bu sebeple adil yargılama süresi aşıldı. Dava Trabzon’da görülmekteydi ama keşif tek hakimle 4 saatte Gazi Mahallesi’nde şeklen yapılmış, davanın ciddiyetinden uzaklaşılmıştı. Maktullerin üzerinden çıkan mermi çekirdeklerinin hangi uzun namlulu silahlardan atıldığı bulunamamıştı. Onlarca kez mahkemeden yazılı olarak talep edilmesine rağmen olay günü mahalde bulunan ve olaylarda yakın bilgisi bulunan görgü tanığı dönemin Emniyet İstihbarat Daire Başkan Yardımcısı Hanefi Avcı’nın mahkemede tanık olarak dinletilmesi talebi gerçekleşemedi.

Susurluk raporu olarak bilinen dosyanın mahkemede delil olarak kullanılmasına da izin verilmedi.

10 KİŞİLİK KONTRGERİLLA EKİBİ

Gazi olayları davasına en başından beri müdahil olan avukat Remzi Kazmaz davanın gerçeklerinin ortaya çıkmadığı, kamu vicdanını rahatlatılmadığı ve yeni delillerin ortaya çıkması sebebiyle tekrar açılması için harekete geçti. Açacakları davada dönemin Emniyet İstihbarat Daire Başkan Yardımcısı Hanefi Avcı’nın tanık olarak dinletilmesini talep edeceklerini dile getiren Av. Remzi Kazmaz, şunları şöyledi:

“Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan Osman Gürbüz’ün Ergenekon’un 2. İddianamesi’ne konu olan ifadesinde saldırıların başında ‘Yeşil’ kod adlı Mahmut Yıldırım’ın olduğu 10 kişilik kontrgerilla ekibi tarafından saldırının gerçekleştirildiğini anlatmıştır. Gizli tanık da Gazi Mahallesi’nde kahvehane tarama ve adam öldürme olayında bizzat JİTEM kurucusu Veli Küçük’ün talimatıyla Osman Gürbüz tarafından silah kullanıldığı belirtiliyor.

“KAYMAKAMLIKTA KAMP KURDULAR”

İkinci önemli olay o dönem Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire başkanı olan Hanefi Avcı (şu anda tutuklu) Gazi olaylarının kontrgerilla saldırısı olduğunu ‘Yeşil’ kod adlı Mahmut Yıldırım’ın ekibi olduğu olay günü kaymakamlıkta kamp kurduğu, bu karargahta Korkut Eken, Hüseyin Karacadağ, Ayhan Çarkın gibi isimlerin geldiğini söyledi.

Necdet Menzir öldü, Hayri Kozakçıoğlu bilinmeyen bir nedenle intihar etti. Şu anda yaşayan bir tek eski İçişleri Bakanı Nahit Menteşe var.”

BAŞBAKAN ERDOĞAN GAZİ’DE NEDEN SESSİZ?

Ergenekon, Balyoz, KCK davalarıyla ilgili kapsamlı bir şekilde deliller yaratarak oluşturulan bu davalara karşılık Gazi Davası ile ilgili hiçbir işlem yapılmamasına dikkati çeken Av. Kazmaz, Başbakan Erdoğan’a “Gazi Davası’nda bütün deliller ortada olmasına rağmen bu dava neden açılmıyor?” diye soruyor.

Gazi’de sadece masum vatandaşların değil hukuk ve adaletin de öldüğünü vurgulayan Av. Kazmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bugüne kadar aydınlatılamayan, günışığına çıkarılamayan bütün bu olayların kaynağında, kontrgerilla adlı derin devletin, yasa, hukuk ve erk tanımayan örgütü/örgütleri tarafından işlendiğine dair bir çok şey yazıldı. Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş’ın Susurluk Raporu; ortaya çıkan bu korkunç tabloyu teyit etmektedir. Gazi Katliamı’nın failleri, esasen bu raporda belirtilmiş olduğu için, bu anlamda tanık dinletilmesinin davanın aydınlatılmasına yardımcı olacağı düşüncesi ile mahkemeden talepkar olduk. Ne var ki, bu talebimiz mahkemede kabul görmedi. Bu itibarla Türkiye Cumhuriyeti tarihi bir fırsatı kaçırmış oldu.

Halbuki bir davayı önüne alan mahkemenin tek bir amacı vardır; o da maddi gerçeği ortaya çıkarmak… Fakat maalesef, bu olmadı, yapılmadı. Bu ve bunun gibi, işlenen ve aydınlatılmayan her cinayet, hukuk devletinin duvarlarını yıkmıştır. Gazi davasında yapılan (esasen yapılmayan) bu yargılama ile birlikte artık yıkılacak duvar da kalmamıştır. Bu itibarla, bugün, yargının yürütmeye bağlanması çalışmalarına da pek şaşırmıyoruz.

Başbakan Erdoğan’ın “Bütün faili meçhulleri ortaya çıkaracağız” iddiası ve söylemi ile başlatmış olduğu operasyonlar silsilesi ile açılan Ergenekon, Balyoz, Oda TV ve diğer davalara baktığımızda, bu operasyonların bahsi geçen amaca hizmet etmenin çok uzağında olduğunu görmekteyiz. Hatta görmekteyiz ki, nice aydınların, masum insanların katledildiği davalarda, birebir bilgiye ve görgüye dayalı tanıklığı olan kişiler dinlenilmez iken; bu operasyonlar sonucu açılan davalarda, kişiler sahte kimliklerin verdiği ifadeler ve maddi gerçeğe ulaşmak için değil; maddi gerçeği bir şekilde “oluşturmak” için yapılmış güvenilirliği dahi denetlenmemiş CD’ler gerekçe gösterilerek yıllarca tutuklu kalabilmektedir…

İnanıyoruz ki bugün, Gazi Katliamı’nın üzerindeki sis perdesinin kaldırılması ile Türkiye’de gerçekleşen, yukarıda da bahsettiğimiz bir çok cinayetin ve katliamın faili/failleri de ortaya çıkacaktır. İşte faili meçhulleri ortaya çıkaracağı söylemi ile bir takım operasyonlara girişen Sayın Başbakan’dan da beklediğimiz buydu. Ama bugün bu ülkenin duyarlı ve sağduyulu insanlarının ve bu faili meçhul cinayetlerle yaşamını yitirenlerin yakınlarının, sevenlerinin bu umudu bir kez daha tükenmiştir.”

Av. Kazmaz, kurbanların 19 yıllık acılarının biraz olsun hafifleyebilmesi için adaletin mutlaka tecelli etmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.

Sıradaki haber:

Doğanyılmaz; 'Allah Bu Ülkeye Bir Daha İstiklal Marşı Yazdırmasın'

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.