a

Denedik Ama Olmadı..!

Aslında bu yazıya biraz daha farklı bir ruh hali ve başka kelimelerle başlamayı isterdik. Aslında şayet Muğlaspor maçı kazanılmış, ‘o kupa buraya getirilmiş’, bütün camiada muhteşem bir coşku ve biraz daha tez canlı olanlar için; yeni ligde neler yapılacağı ile ilgili bir iki fikir önerisi olacaktı bu yazıda ama olmadı…

Aslında durum yukarıda anlattığım gibi sonuçlansaydı belki de Muğlaspor maçını karikatürize ederek biraz daha magazinsel olarak yazmayı düşünüyorduk…

Ama hep söylerim; ‘Başarıların babası çoktur. Ancak başarısızlık gayrimeşrudur. Yani kimse sahiplenmez…’

Şimdi el mahkum Muğlaspor maçını değerlendireceğiz ama bu yazıyı iki ayrı bölüm olarak değerlendireceğiz. Birinci bölümde maçın kabataslak analizini yaparken, yazının diğer bölümünde, camianın kendisinden söz edeceğim…

  1. BÖLÜM: MAÇIN ANALİZİ

Muğlaspor kendi grubunun liderliğini sona iki hafta kala yakalamış, birazda grubun iyi takımlarından Sökespor’un kendisine ikram ettiği fırsatı ve ikramı geri çevirmemiş, mütevazı bir takım. Şehir takımı olmasından dolayı bütün kent protokolünün sahiplendiği takımda öne çıkan bir futbolcu yok. Geriye düştüğünde mücadeleyi bırakmayan, öne geçtiğinde oyun disiplininden ödün vermeyen bir ekip.

Sultangazispor’a Ne Oldu?

Gel gelelim bizim ekibimizin karakteristik Ortadoğulu refleksleri var. Hep kahraman olma potansiyeli taşıyan futbolcu karakterleri var ekibimizde. Cebeci arenada topla cambaz gibi oynayan futbolcu kardeşlerimiz ne hikmetse birkaç başka deplasmanda da olduğu gibi Konya Atatürk stadyumunda topu çimlerden kurtarmakta oldukça sıkıntı yaşadılar. Normalde hızlı oyun yapısı ve ayağa top oynayan ekibimiz, ne hikmetse oyunu dönem dönem o kadar yavaşlattı ki, modern futbol kahrından ağladı…

Sağ ve sol kanatlarımız top taşımakta yetersiz kalıp, orta sahamız kör dövüşüne benzer bir oyun kurgusuyla mücadele edince, rakip topu ceza sahamız civarına taşımakta pek zorlanmadı. Köşe vuruşlarında 4’e 2 markaj uyguladığımız rakip futbolcular, ellerini kollarını sallayarak aldıkları topları hızla kalemize ulaştırdılar.

Gölgesini Aşık Olanlar ve Mücadele Ediyormuş Gibi Görünenler

Top rakipteyken baskı kurarak alan daraltması gereken oyuncularımızdan bazıları, bu pozisyonların birçoğunda pozisyona dönüp bakmadılar bile. Çünkü o esnada sahadaki gölgelerine bakıyorlardı. Önüne bakarak sahada yer işgal eden oyuncu profili öyle zannediyorum ki 1800’lü yıllarda kaldı. Modern futbolda özelliklede top rakipteyken önüne bakan oyuncuyu kusura bakmayın ama başka yerlerde ilk otobüsle evine yolluyorlar… asist yapmak yerine kaleye şut atan ancak vurduğu toplar rakip kaleye lütfen ulaşan, yani kısaca mücadele etmeyen ama ediyormuş gibi görünen oyuncularımız umarım gece kafalarını yastığa koymadan evvel biraz vicdan muhasebesi yapmışlardır…

Düşen Kaybeder…

Başta sağ ve sol kanat oyuncularımız olmak üzere defans oyuncularımızdan sağ bekimiz Murat Damra Kaya hariç hemen hepsi düşme rekoru kırdılar. Rakip oyuncularla girilen ikili mücadelelerde ayakta durmakta zorlanan oyuncularımız, topsuz alanlarda da düşmeye devam etti…

Kale Düştü…

Sadece birkaç yan topta çıkıp topu yumruklayan kalecimiz penaltı atışları da dahil, sadece bir serbest vuruşta kaleye giden bir topu kontrol etti. Ofsayt kararıyla verilmeyen 2 golü de sayarsak kalemizi tutan toplardan 3’ü geçerli olmak üzere 5 tanesi fileleri havalandırdı. Bir tanesi de direkten döndü. Penaltı atışlarında sadece bir tanesinde doğru köşeye atlayan kalecimiz, geri kalan penaltı vuruşlarında atlamak yerine ayakta kalsaydı belki kazara 1 tane penaltı kurtarırdı… Serdal Öz’ün girdiği bir pozisyonda rakip kalecinin topa nasıl çıktığını ve açıyı nasıl kapatarak gole engel olduğunu hepimiz gördük…

Bıraksa Konya Ovasına Gidecek Topa Penaltı

Son 10 dakikasına 2 -1 önde girdiğimiz bir maçta auta giden bir topu kovalayan rakip oyuncunun üzerine atlamak ve penaltı yaptırmak akla, hayale, mantık kurallarına yani kısaca bizim havsalamıza sığmadı ve bunu bizim defans oyuncumuz yaptı…

Bağcıkla Gelen Rekor

Son penaltıyı kullanan hepimizin sevdiği siyahi kardeşimiz Kone, oyuna ikinci yarıda dahil oldu ama oyunun geri kalanında her halde beş kez filan ayakkabısının bağcığını tekrar tekrar bağlayarak sanırım bu konuda bir rekora imza attı. Bir oyuncu eğer bir gün penaltı kullanmak zorunda kalırsa topu hangi köşeye vuracağına sanırım futbol oynamaya başladığı ilk gün karar verir. Eğer birden fazla penaltı atışını aynı müsabakada kullanırsa, ikinci penaltıda topu hangi köşeye vuracağında yine o ilk gün karar verir. Kaleciler sizin topu atma ihtimaliniz olan köşeye atlamazlar. Kaleciler bir köşe seçer ve o köşeye atlarlar. Atladıkları köşeyi doğru tahmin ederlerse yüzde 50’lik ihtimalle o penaltıyı kurtarırlar. Sahada Kone’nin topu hangi köşeye atacağını bilmeyen tek kişi sanırım Kone’ydi ve kaçırdığı penaltıdan sonra aslında kaçan şeyin ne olduğunu da anlamayan tek adam Kone’ydi…

Erdoğan Hocanın Yardımcıları Kulübeden Çıkmama Yemini Etmişler

Erdoğan Eryılmaz’ın yardımcılarının yedek kulübesinde rahatı oldukça yerindeydi galiba. Rakip kulübenin ne kadar oyunun içerisinde olduğunu görmemek körlük olurdu. Özellikle 4’ncü hakem üzerinde kurulan psikoljik baskı sonucu sayın 4’ncü hakem rakip kulübeye bakmadı bile, nitekim rakip takımın hocası maçın yaklaşık dörtte üçlük bölümünü kendisine ayrılan alanının dışında geçirdi.

Özgüç Türkalp ve Türk Hentbol Tarihi

Hakem efendi zaten hentbol hakemi olmaya götürülürken görülen lüzum üzerine geri getirilmiş ve futbol hakemi yapılmış bir zevat. Rakibin uzatma dakikalarında attığı golden evvel rakip oyuncu topu eliyle oynadı ama hentbol el ile oynandığı için Özgüç Türkalp pozisyonu es geçti ve yan hakemin bayrağına rağmen pozisyonu devam ettirdi ve gol geldi.

Başka bir pozisyonda rakip oyuncu topa ceza alanı içerisinde müdahale etti ama hentbol hakemi Özgüç Türkalp, pozisyonu çizgiye çekti ve serbest vuruşa hükmetti.

Kaleyi Değiştirmek Kurgunun Son Ayağıydı

Müsabaka boyunca sahaya yabancı cisim ve su şişesi atan rakip taraftarların bu görüntüleri mutlaka polis kameraları ile alınan görüntülerde mevcuttur. Ancak penaltı atışları için seçilen kalenin, sahaya tezahüratın dışında hiçbir müdahalede bulunmayan bizim taraftarımızın önüne denk gelmesine bozulan Özgüç Türkalp, hiçbir müdahale ve kötü tezahürat olmamasına rağmen değiştirdi. Bunu neden yaptığını kendisi biliyor ama bizde biliyoruz! Bu bizim kalecimizi ve oyuncularımızı rakip taraftarın kucağına atmak için kafasında kurguladığı bir oyundu…

Netice İtibariyle Serdal Öz ve Damra’yı Ayakta Alkışlıyoruz…

Serdal Öz’ün iyi niyetli, samimi, mücadeleci ve başarılı oyununu ve pozisyon olarak ona uzak olan fakat oyuna yüreğini koyan Murat Damra Kaya’yı saymazsak takımın geri kalanı aslında vasatın altındaydı ve kaybettik…

  1. BÖLÜM: SULTANGAZİSPOR CAMİASI

Bu bölüm aslında biraz teşekkür bölümü olacak…

Böyle bir takım kurarak, şampiyonluk yolunda son maça ve son düdüğe kadar bizlere bu heyecanı yaşatan; işlerini güçlerini bir kenara bırakarak, çoluk çocuğuna ve özel yaşamına ayıracağı zamanı bu takıma ayıran, maddi – manevi her konuda elinden gelenin fazlasını yapan Sultangazispor Yönetimine,

Aldığı her kuruşun hakkını sahada göstermiş olduğu mücadele ve döktüğü terle veren, iyi niyetinden asla şüphe etmediğimiz, sadece sahada değil, saha dışında da iyi ahlakıyla her zaman sevgimizi kazanan oyuncularımızdan burada isimlerini saymak istemediğimiz ancak kimlerden söz ettiğimizi herkesin bildiği oyuncularımıza,

Sezonun son haftalarında takımın başına gelmesine rağmen iyi niyetinden, samimiyetinden ve futbol bilgisinden asla şüphe etmediğimiz, ilçemizin insanı Erdoğan Eryılmaz hocamıza,

Sultangazi armasına aşık, yürekleri ve sevgileri büyük, takımının peşinden yağmur çamur demeden kilometrelerce yol giden, hiçbir zorluğa ah etmeyen, takımın 12. Adamı; taraftarımıza,

Bu takımın başarısına destek olmak için nakdini ve vaktini harcayan ilçemizin zengin gönüllü iş adamlarına ve esnaflarına,

Takıma destek olmak için elinden geleni yapmaya çalışan (belki hepsi değil ama) İdari ve Mülki amirlerine, Siyasi Parti ilçe başkanlarına, STK başkanlarına ve Muhtarlarımıza, yani kısaca bu macerada emeği geçen her kese kendimiz adına teşekkürü borç biliriz…

GÖZLEM GAZETESİ

 

 

 

 

 

 

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.

Sıradaki haber:

Osman Cengiz’den Hem Teşekkür, Hem de…

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.