a

Bülent Seyhan: Devrimci ruhumu kaybetmedim

Değer verdiğimiz sanatçılar iktidarın yandaşı oldu’ diyen Seyhan Müzik'in sahibi Bülent Seyhan, dibe çöken sektörde dijital satışlarla yeniden canlanma yaşanacağına inanıyor. 

Müzik sektörüne girişiniz nasıl oldu?
Müzik serüvenim üniversite öğrencisiyken başladı. Üniversite gençliği daha çok protest müzik sever. O zaman biz Grup Yorum, Tolga Çandar'ın Çağdaş Türkü'sü, Ruhi Su serilerini dinliyorduk. O kasetleri de her yerde bulamıyorduk. Öğrenci harçlığımı çıkarmak için küçük bir tezgahta ayakkabı satıyordum. Bir gün Unkapanı Plakçılar Çarşısı'ndan aldığım kasetleri de tezgahıma koydum. Aynı gün kasetlerin hepsi satılınca, bu işi yapmaya başladım. Zamanla ilerledim. O dönem dağıtımcılık alanındaki boşluğu değerlendirip, ben doldurdum. Büyük müzik firmaları arasından bu şekilde sıyrılabildim. 2001’de müzik sektöründe yaşanan krizle büyük müzik firmaları iflas etti. Boşluk oluşunca yapımcılığa da başladım.


Bir anlamda sanatçıların patronusunuz. Muhalif sanatçılar kendilerini gösteriyor. Ama diğerleri rengini belli etmiyor. Hükümetle tartışmaya girmiyorlar?
İnsanlar kaygı içinde ve sindirilmiş durumda. Sanatçıların gelir kaynağı belediye konserleri, devletin vermiş olduğu işler oluyor. Yüzde 50'den fazlası korkuyor. Edip Akbayram'ın bir duruşu var. Onu kessen de başka bir yere gitmez. Ama biz onun gibilere sahip çıkmayı bilmiyoruz.

ŞARTLAR HEP AYNIYDI

Bu yıl Eurovision'a katılmıyoruz. Bu kararı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Toplum bir dönüşüm içerisinde. Bizim değer verdiğimiz bazı sanatçılarımız da iktidarın yandaşı oldu. Oyuncu Halil Ergün'ün buna örnek açıklamaları oldu. Bunu tasvip etmiyorum. İktidarın istediği buydu. Sanatsal olaylara iyi bakmıyorlar. Kriterleri beğenmedikleri için Eurovision'a katılmama kararı aldıklarını açıkladılar. Eurovision'un şartları hep aynıydı. Daha önce neden katıldınız da şimdi katılmıyorsunuz? Başbakan ne derse o oluyor. Oraya bir temsilci göndermek zorundaydık.

Avrupa Birliği İlerleme Raporları'nda AKP'nin notu biraz düşük olunca bu karar AB'ye bir tepki mi içeriyor diye düşünenler de oluyor?
O da olabilir. Protesto varsa şekli böyle olmamalıdır. Bu şuna benzer, kimse dile getirmiyor ama ekonomisi zayıf olan ülkeler arasına biz de girdik. Bosna Hersek, Portekiz ve Slovakya ekonomik nedenlerden dolayı katılamıyor. Geçtiğimiz yıl aynı gerekçeyle Yunanistan da katılmamıştı. Bizim de bu yıl katılmamamızın nedeni ekonomimizin kötüye gitmesidir. Hepsinin ekonomisi bozuk, o yüzden katılmıyor. Ayrıca bunlar topluma güç gösterisi mesajı veriyorlar. Biz ne dersek onu yaparız anlamına da geliyor. Başka yere para buluyorlar. Türkçe Olimpiyatları düzenleyebiliyorlar. Binlerce insanı ağırlayıp, kaç milyon dolar para harcadılar. Üstelik Eurovision için gereken para çok daha az bir bütçe gerektiriyor. Kötü imaj bıraktılar. Katılmamamız bizim için bir kayıptır. 

Sanatçıları ayırır mısınız?
Sanatçılar özeldir. Sanatçı dediğin aykırı olmalıdır. Gerçek sanatçı toplumun aynasıdır. Toplumdaki eşitsizlik ve adaletsizliğe karşı meydan okuyanlarlardır. Bunların sayısı da az. Firmamızın bir çizgisi var. Ama insanları sınıflandırmayız. 

‘UNKAPANI ARTIK BİTTİ’

Unkapanı ile özdeşleşen Plakçılar Çarşısı da bir döneme damgasını vurdu. Keşfedilmek için köyden şehre gelenlerin hikayeleri bilinir. Nasıl bir dönemdi o?
Sabahları dükkanı açardık. İnsanlar yanımızdan gelip geçerken türküler, şarkılar söylüyorlardı. Belki biri onları keşfeder düşüncesiyle her gün Unkapanı’nın sokaklarında dolaşırlardı. Çarşının koridorlarında sesler yankılanırdı. O kültür bitti. Kötüye kullanılan insanlar oldu.

Şimdi de yarışma programları var. Ama o programlarda birinci seçilenler ortada yok. Nasıl buluyorsunuz yarışmaları?
Kim çıkmış da star olmuş? Sadece bir yarışma programında birinci çıkan bir isim vardı: Barış Akarsu. O da trafik kazası nedeniyle aramızdan ayrıldı. Yarışma programlarında insanları sömürüyorlar. O yarışma programlarına katılmasalar daha başarılı olacaklar.

Müzik sektöründe bir kısırdöngü var. Hep birkaç isim sahnede. Neden? Eksiklik nerede?
Dünya genelinde bir kısırdöngü yaşanıyor. Eser bulamıyorlar artık. Yeni isimler zor çıkıyor. Yeni çıkanlar da son yıllarda bir şey olamıyor. Bir arayış içerisindeyiz. Selim Gülgören ve Aynur Aydın'ın elinden tuttuk. Farklı ama güzel müzik yapıyorlar. İyi olanları bulup çıkarıyoruz. Ama radyo ve televizyonlar birbirini taklit ediyor. Hep aynı şarkılar çalınıyor.

Protest müzikte durum nedir?
Türkiye'de sol öldü. Solu öldürdüler. Sol baskı altında. Bu darbelerin hepsi solu vurdu. Ama hiçbir zaman bitiremeyecekler. 

‘GÜLBEN’İ  PİYASAYA BİZ KABUL ETTİRDİK’

Müzik sektöründe kendini en iyi gösteren popüler kültür sanırım. Sizin böyle bir kaygınız? 
Benim ailem devrimci bir aileydi. Bununla da gurur duyuyorum. Devrimci ruhumu hiçbir zaman kaybetmiyorum. Çocuklarıma da aşılıyorum. Popüler kültür bizi de etkisi altına aldı ama biz bilinçli bir şekilde ilerlemekten yanaydık. Gülben Ergen'i piyasaya kabul ettirdik. Halkın da beğenebileceği düzeyde iyi işler yapmaya çalıştık.

‘TÜRK POPU TARKAN’DAN SORULUR’

Şu anda zirvede kim var?
Tek isim var. Türk popu Tarkan'dan sorulur. Tarkan'ın duruşunu seviyorum. Kendine göre bir duruşu var. Orman Bakanlığı'yla dişe diş savaştı HES'ler için. Her sanatçı bunu yapmıyor. Bana göre o bir numara. Onunla çalışma fırsatımız olmadı, kendi firmasını kurdu o yüzden kimseyle çalışmıyor. Ama onunla çalışmak isterdim. Toplumsal olaylarda muhalif duruyor. İktidarla kişisel çatışmaya dönüştürmeden bir protesto örneği sergiliyor. Topluma zarar gelecek her noktaya parmak basıyor. HES'lere karşı durdu. Hasankeyf sular altında kalmasın diye mücadele etti. Çıkışları oldu. Pop sanatçılarından az beklenir böyle duruşlar. O da iktidar yandaşı olabilirdi ama değil.

ÖLÇÜYÜ KAÇIRANLAR DA OLUYOR

Levent Kırca'nın sanatçılar girişimi gecesinde çıkışını hiç doğru bulmadım. Cümleleri hiç hoş değildi. Kırıcıydı. Yanlışı değil, doğruyu gösteren muhalefet yapılmalı. Eğriye eğri ile cevap verilmez. Bu davranışını, alkollü oluşuna veriyorum.

Eğlence sektörü ile müzik sektörü iç içe. Eğlence sektörü ne durumda?
Eğlence sektörü bitti. Eskiden her yerde eğlence vardı. Eğlence biçimi de değişmeye başladı. Toplum dönüşüm içinde. Gençliğin uyanması lazım. Öğrencilerin çıkışı yerinde oluyor. Bu baskı kalkmalı. Özgürlükleri getirdik diyorlar ama nerede? 

‘ARABESK MÜZİK BİTTİ’

Bir dönem özellikle de 90'lı yıllarda arabesk fırtınası esiyordu. Nasıl bir dönem yaşadık? İbrahim Erkal, Mahsun Kırmızıgül, İzzet Yıldızhan ve daha birçok isim var o dönem parlayan. Şimdi bazıları başka kulvarda ilerliyor, bazıları da ortadan kayboldu. Ne oldu?
Türkiye'de arabesk müzik bitiyor, hatta bitti diyebiliriz. Pop, rock önde gidiyor. Halk müziği bitirilmek isteniyor ama bitmez. İyi yorumcular çıktığı sürece devam edip, gider. Arabesk şekil değiştirdi. Pop söyleyen sanatçıların yüzde 90'ında arabesk gırtlağı vardır. En basiti Sıla bile arabesk gırtlağına sahiptir. Gençliğin yüzde 80'i pop ve yabancı müzik dinliyor. İnternet ile dünyaya entegre olduk. Tek kanallı dönem geride kaldı. Müziğe her yerde her şekilde ulaşılabiliyor.

Şu anda hangi sanatçılar iyi iş yapıyor?

Eskiden yüz bin satan sanatçıya albüm yapılmazdı. Bu 2000'li yıllara kadar böyleydi. Şimdi ise yüz bin satan sanatçı başımızın tacıdır. Orhan Gencebay'ın albümü dışında yüz bin satan sanatçı yok. Demet Akalın'ın yeni çıkan albümü şu anda 70 bin sınırında. 15 gün içinde bu sayıya ulaştı. Eskiden bu sayı bizim için ölüm demekti. Müzik sektörü bugün kötü gününü yaşıyor ama önü açık. Dijital döneme giriyoruz. Dijital satışlarla yeniden canlanma yaşanacak. Çünkü cep telefonunda, internette dinlediğiniz tüm şarkılar için telif alınacak. Dünyada da müzik bu şekilde kurtuldu.

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.

Sıradaki haber:

Öztürk; Altınser Grup'un beyaz bir sayfası var