Sonay ve Sinan Mutlu çifti el ele vererek Sultangazi’de mutluluk saçan anaokulunu hizmete açtılar. Adını da “Sonay Mutlu Çocuk Dünyası” koydular.
“Bu anaokulu çok farklı” dedirtecek Sonay Mutlu Çocuk Dünyası genç yatırımcılar Sonay ve Sinan Mutlu çiftinin el birliği ile ortaya çıkan bir yuva. 600 metrekare bir alan içerisinde yüzme havuzundan sinema salonuna kadar çocukların kendilerini rahat etmeleri için her şey düşünülmüş.
Yine Sonay Mutlu Çocuk Dünyası’nda bir ilk yaşanıyor. Sultangazi’de ilk defa çocuklara kendi enerjilerini sonuna kadar kullanarak oynayabilecekleri 400 metrekarelik kapalı bir oyun alanı ile sağlıklı ve lezzetli menüler sunan Mutlu Çocuk Cafe’yi içinde barındırıyor.1-12 yaş arasındaki çocuklara hizmet veren Mutlu Çocuk ’da aynı anda 50 çocuk bir arada oynayabiliyor.
Bu çok farklı anaokulunu yakından tanımaya ne dersiniz? Editörümüz Sultan Oğuz Sultangazi’de kısa sürede ilkleri gerçekleştiren Sonay Mutlu Çocuk Dünyası’nın işletmecisi Sonay Mutlu ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdi.
Öncelikle okurlarımız sizi tanımak isteriz kendinizden bahseder misiniz?
Sonay Mutlu; 1984 Trabzon Sürmene doğumluyum.Anadolu Üniversitesi Okul Öncesi öğretmenliği mezunuyum.Uzun yıllar kendi iş yerimizde ticaret yaptıktan sonra 8 yıldır Kreş , çocuk bakımı işleriyle uğraşıyorum.Evli ve bir kız annesiyim.
Sinan Mutlu; 1985 İstanbul Bakırköy doğumluyum. Aslen Kastamonuluyum. Ankara üniversite bilgisayar programcılığı mezunuyum. İlerleyen yıllarda bilgisayar sistem mühendisliği yazılım uzmanlığı ve web tasarımı konusunda kendimi eğitimlerle geliştirdim. Bilgisayar piyasasında uzun yıllar yöneticilik yaptıktan sonra eşimle beraber oyun parkı ve kreş işlerinde ona destek olmaktan büyük mutluluk duyuyorum.
Özel Sonay Mutlu Çocuk yuvası Nasıl Bir Kurumdur, Paylaşır mısınız?
Çocuklara kendi etkinliklerini seçebildikleri zeminler hazırlayarak, onların, plan oluşturma, uygulama, tamamlama ve yorum yaparak kendilerini ifade etme ve disiplin yeteneklerini geliştirmelerine olanak tanıyan; bilgi edinmelerinde oyun oynayarak duygularını kullanarak hem kendilerini hem de birbirlerini tanımalarına yardımcı olan bir kurumdur.
Çocuk Eğitiminde En Önemli Nokta Nedir Sizce?
Çocuğun üstüne gitmek, zorla bir şeyler yedirmeye çalışmak veya tamamen ilgisiz bırakmak doğru değildir. Ne ateş gibi yakıcı, ne de buz gibi soğuk olmamalıdır. Diğer bir önemli husus güzel örnek olmaktır.
Etkinlik ve Eğitim Hizmetlerinizden de bahseder misiniz?
Sosyal etkinlikler:
Tarihi yerler gezisi, Piknik gezileri, Kültürel ve sosyal amaçlı geziler, Fen ve doğa etkinliklerine yönelik gözlem çalışmaları, Algı ve zeka gelişimini destekleyici metodlar ve oyuncaklar
Değerler Eğitimi
Dini bilgiler, Siyer, Adap, Ahlak, Sureler, Dualar, Cüz, Kuran-ı Kerim
Temel Eğitimler
Türkçe, Matematik, Fen, Sosyal bilgiler, İngilizce, El sanatları, Bilgisayar Dersi
Sosyal Etkinlikler
Beden eğitimi, Drama, Satranç, Yüzme, Halk Oyunu, Sürpriz etkinlikler
Çocukların beslenmesi ile ilgili neler söylemek istersiniz?
Çocukların sağlıklı büyümeleri ve gelişimleri için düzenli ve dengeli beslenmeleri gerekiyor. Özellikle artık bebeklikten çıkmış 2-6 yaş arası çocuklarda beslenme bilincinin kazandırılması oldukça önem taşıyor. Bu dönemde gelişen damak tatları tüm yaşantılarını etkileyeceğinden anne-babaların yemek konusunda dikkatli davranmaları ve çocukla inatlaşmamaları öneriliyor. “Çocukların beslenmesinde öncelikli hedef; vücutlarının ihtiyacı olan vitamin, mineral, protein, karbonhidrat ve yağ ihtiyacını karşılamak olmalıdır”
2-6 yaş, çocuklarda yeterli ve dengeli beslenme bilincinin geliştiği bir dönemdir. Ancak, sosyal faaliyetler ve çok fazla hareketli olmaları bu dönemi zorlaştırabilir. Bu yaş aralığındaki çocukların inatçı tavırlar sergilemesi de diğer bir olumsuz durumdur. Burada dikkat edilmesi gereken konu, çocuğun okul dönemine kadar olan zaman diliminde doğru beslenme alışkanlıklarının oturtulmasıdır. Çünkü bu dönemde gelişen damak tatları ve alışkanlıklar tüm yaşamlarında etkilidir. Sonradan bu alışkanlıkları geliştirmek daha güçtür.
Okul öncesi eğitim çocuğu ilköğretime hazırlar mı?
İlköğretime hazır olmanın şartlarından biri çocuğun kendi yaşına uygun zihinsel gelişim düzeyine erişmesidir. Buna paralel olarak ilkokula başlayacak her çocuğun bazı temel becerileri kazanmış olması şarttır. Okul öncesi eğitim bu becerilerin kazanılmasında önemli bir rol oynar.
Sosyal olarak, çocuklar oyuncakları paylaşmanın yanında yetişkinin ilgisini, yiyecekleri paylaşmayı ve karşılıklı konuşmayı öğrenirler. Ayrıca yaşıtlarıyla çatışmaları ve ilişkilerde ortaya çıkan sorunları çözümlemeyi ve kendini nasıl ve ne zaman koruyacağını ve diğer çocukların hakkına saygı göstermeyi de öğrenirler. Bütün bunlar çocuğun ileriki yaşamında ortaya çıkan tüm sorunları çözmesine yardımcı olacak problem çözme becerilerinin artmasını sağlar.
Duygusal olarak, kendi işlerini kendisi yapması, sorunları kendisinin halletmesi ve bazı kararları kendisinin vermesi sayesinde kendine güveni yükselir.
Anne-babadan ayrı kalabileceğini ve onların bulunmadığı zamanlarda da kendisine bakabileceğini görmek çocuğun öz güven ve bağımsızlık duygularını artırdığı gibi, kendi kendini avutma ve oyalama becerilerinin gelişmesine yardımcı olur.
Ayrıca toplu yaşamanın gerektirdiği sınırlara ve kurallara uymayı da anaokulunda öğrenirler.Fiziksel olarak kesme, yapıştırma, boyama, kalem kullanma gibi faaliyetlerin düzenli olarak yapılması sonucu ince motor becerileri gelişir.
Okul öncesi eğitimine başlamak için en uygun yaş nedir?
Okula çocuklar her yaşta başlayabilir önemli olan küçük çocukların anneleri ile birlikte olmaları. Annenin çocuğu büyütmesi konusunda tartışmalar var ama burada önemli olan toplumlaşması, nitelikli ortamlarda büyümesi. Kreşe gitmesi kötü değil, önemli olan okul öncesi kreşten başlayan devrenin yaş grubunun özelliklerine uygun, öğrenme yetilerinin gelişmesi ve pedagojik olarak olumlu ortamlar olmasıdır. 3 aylık çocuğu da kreşe gönderebiliriz. Doğumdan itibaren kadınların özgürleşmesinde önemli olan, eğitim alan çocuğun yaş olarak değerlendirilmesi değil uygun eğitim ortamının oluşturulmasıdır.
Kreşe başlama yaşı bana göre yoktur ama uzmanlara göre 3 yaş en uygun yaş. 2 yaşından itibaren her çocuk ilk etapta yarım gün olarak kreşe başlayabilir. 1 ile 3 ay arası yarım gün kreşe uyum sağlama evrelerini atlattıktan sonra bir durum değerlendirmesi yapabilirsiniz. Uyum sağlayamayan çocuğun annesinin tutumu çok önemli. Eğer siz de yumuşak davranıyor ve onun yanında bu tarafınızı gösteriyorsanız, çocuğun sizin tavrınızdan dolayı huzursuz davranması çok doğaldır. Siz ne kadar kararlı olursanız o da bu kararlılığınız karşısında yelkenleri suya indirecektir. Eğer siz çocuğunuza bağımlı hale geldiyseniz, emin olun o da size bağımlı kişilik yapısı oluşturuyor demektir. Ona güven veren konuşmalar yaparak öğretmenine teslim edin ve fazla oyalanmadan oradan gidin. Zamanla söz verdiğiniz saatte gidip onu aldığınızda güveni yerine gelecek ve kısa zamanda uyum sağlayacaktır. Çocuğunuzun iyiliği için onu kreşe verdiğinizi kendinize de tekrar edin.
Çocuğu anaokuluna psikolojik olarak nasıl hazırlamak gerekir? Onu nasıl motive edebiliriz?
Çocuk; okula ilk başladığı gün kendisini tamamen yabancı bir ortama atar. Anaokuluna başlamadan önce anne babanın çocukla birlikte birkaç kez okula gelmesi bu güvensizliği azaltacaktır.
Okul ne kadar güzel olursa olsun anne babadan ayrılma fikri çocuğun endişe duymasına yol açar. Anne babasının onu bırakıp gideceğini anladığı anda ağlayıp sızlanma anne babaya vurma veya gidişini geciktirebilmek için defalarca öpme davranışları ortaya çıkabilir. Bu gibi durumlarda açıklama yapmak en iyisidir, ama bıkmadan ve tekrar tekrar çocuk sonunda kabullenecektir yeter ki, anne baba kararlı ve hazır olsun.
Çocukla birkaç kez okulu ziyaret edin ve onu öğretmeniyle tanıştırın. Daha sonra çocukla okul, arkadaşlar ve ilk gün hakkında konuşun. Evdeyken okulda onun yanında ne kadar kalacağınızı söylemişseniz o kadar kalın, çocuk okula alışsa bile sözünüzde durun. Ayrılırken mutlaka ‘hoşçakal’ deyin.
Yapılacak en doğru yöntem ilk hafta çocuğu okula kademeli olarak alıştırmaktır. İlk günler çocuğunuzu okuldan biraz erken alınız.Asla çocuğun yanında uzun süre beklemek gibi bir gaflete düşmeyiniz.Çocuk ne kadar ağlasa da güven sağladıktan sonra susacaktır.Bu yöntem başlangıçta katı gibi görünse de anne babasıyla gitme ihtimali olmadığını gören çocuk ortama alışmaya gayret edecektir.En fazla 10 – 15 dk. Sonra öğretmenleri, arkadaşlarını, okulu incelemeye başlayacak ve susacaktır. Şimdi esas zorluk başlamıştır; dış dünya ile okul yaşantısını birleştirebilmek.
Çocuğu anaokuluna gönderirken karşılaşabileceğimiz zorluklar ve dikkat etmemiz gereken noktalar nelerdir?
“Çocuğun okuldan merakının geçmesi”
Anaokulu ilk başta çocuğa çok cazip gelir. Bir dünya oyuncak, yüzlerce boya-kalem, bahçe, top havuzu, çeşit çeşit şarkılar, oyunlar, tekerlemeler, hikayeler, yeni bir ortam, yeni kişiler… Birden bire bu kadar çok uyaranla karşılaşmak çocuğu heyecanlandırır. Çünkü her yeni uyaran çocuk için farklı bir keşiftir.
“Okulda kuralların olması”
Çocuğun okuldan soğumasındaki en önemli nedenlerden birisi, burada kuralların olmasıdır. Çocuklar kurallara uymaktan değil, kurallar koymaktan hoşlanırlar. İsterler ki kendileri kural koysun, diğerleri de bu kurallara uysun. Okul ortamında ise durum tersidir; bir takım kurallar vardır ve çocuklar onlara uymak zorundadır.
“Çocuğun okulda kendini sıradan hissetmesi”
Çocuğun okuldan soğumalarının diğer bir nedeni ise, kendilerini okulda iken sıradan hissetmeleridir. Okul topluca eğitim verilen bir kurumdur. Bazen öğretmen çocuklarla birebir vakit geçirse de, bu, çok sınırlı bir zaman diliminde olmaktadır. Ayrıca çocuk herkesle aynı kurallara tabiidir, birlikte hareket etmesi gerekmektedir. Ona özel bir kural yoktur. Evde annesinin babasının gözbebeği, nazlısı, bitanesi olan çocuk zamanla, okul ortamında bu ilgi ve itibarın olmadığını fark ettiği için okula gelmeyi reddetmektedir.
“Çözüm:”
Öncelikle ebeveynlerin de bu durumu normal karşılamaları ve panik yapmamaları gerekmektedir. Bu duruma bir sorun diye yaklaşmak yerine geçici bir dönem gözüyle bakmalıdırlar ve sakinliklerini korumalıdırlar. Çocuk ebeveynlerinin bu konuyu dert ettiğini ve bu konu hakkında telaşlandığını hissederse, işte o zaman bu geçici dönem kalıcı bir sorun olabilir.
Ebeveynler çocuk okula gitmek istemediğinde, başlangıçta bunun nedenini sormalılar. Çocuk somut bir neden (arkadaşım vurdu, öğretmenim kızdı…) söylerse bunun aslının olup olmadığını araştırmalı ve ona göre öğretmen ile birlikte çözüm bulmalılar. Ancak söylediği nedenin aslı yoksa, çocuk sürekli farklı bahanelerle geliyor ya da genel nedenler (sıkılıyorum, sevmiyorum, istemiyorum…) öne sürüyorsa artık bu konunun üzerine fazla düşmemeliler. “Neden okulu sevmiyorsun, niye sevmiyorsun, ne oldu…” gibi sorularla konu daha da büyür.
Anneler çocuklarını önemsediklerini göstermek için onları dinlemeli, ancak sürekli açıklama çabasına girip okula gitme konusunda ikna etmeye çalışmamalıdırlar. Yine aynı şekilde okul mevzusunu bir pazarlık unsuru haline de getirmemeliler. Çocuklarına okulun çok keyifli olsa da bazen sıkıcı olabileceğini, kendilerinin de eskiden okula giderken bazen sıkıldıklarını ama yine de gittiklerini söylemeliler. Böylece çocuk, hem anlaşıldığını hissedip ebeveynleri ile yersiz inatlaşmaya girmeyecek, hem de ailesinin bu durumu büyütmeyip doğal karşılaması ve okula gitme konusunda net olması onun ebeveynlerini ikna etme umudunu suya düşürecektir. Bu ise okula gitmesi gerektiğini daha kolay kabullenmesine yardımcı olacaktır.
Çocuk anaokulundan korkuyorsa, neler yapmak gerekir?
Biliyoruz ki, yeni durumlara alışmak hem yetişkinler hem de çocuklar için bazen çok zorlayıcı olabiliyor. Çocuğunuzun yeni okuluna alışmasında yardımcı olacağını umduğumuz bazı önerileri sizinle paylaşmak ve onların okula alışmasını kolaylaştırmakta sizin desteğinizi almayı hedefliyoruz. Büyük bir binaya girmek, daha önce görmediği yeni yüzlerle karşılaşmak, yeni oyun alanları ve materyallerine odaklanmaya çalışmak kolay olmayacaktır. Okulun ilk günü çocuğunuzun göstereceği tepkiler çeşitli olabilir, çünkü çeşitli duygular içinde olacaktır.
Heyecanlanabilir, meraklanabilir, çekinebilir, yabancı hissedebilir, korkabilir, sıkılabilir. Bu duygulardan biri veya birkaçını aynı anda yaşayabilir. Ancak bunları kendi kendine tanımlayamayacaktır. Lütfen bu olasılıkları göz önüne alarak kendinizi bunlara hazırlayın. Bunlar her çocukta olabilecek duygulardır. İlk günler ağlamasını bu nedenle normal karşılamalıyız. Çocuğunuz bu duygular eşliğinde, size sık sık okulla ilgili sorular sorabilir, ‘artık okula gelmek istemediğini’ söyleyebilir. Bu, çocuğun sizi ve durumu sınamasıdır. Eğer yeterince tepki koyarsa okula gitmemeyi sağlayabileceğine dair bir inancı vardır.
Hafta sonunda onun tüm sorularına yanıt vermeye çalışın ama ‘babası nasıl işe gidiyorsa, onun da artık okula gitmesi gerektiğini’ kararlı bir şekilde çocuğa defalarca tekrarlayın. Kendi ilkokul gününüzden veya okula başlayan diğer çocuklardan bahsedebilirsiniz.
Okul öncesi eğitimde çocuklar ne tip becerileri kazanır?
Daha az duygusal problem, Büyüme imkanı, Daha az hastalık, Büyük beyinler, Doğru davranış
Son olarak neler eklemek istersiniz?
Çocuklarımızı bizim için en değerli varlıklarımızıdır onların geleceğini etkilememek bizim yapmamız gereken ilk davranıştır. Unutmamalıyızki çocuklar ilk olarak anne ve babalarını örnek alırlar daha sonra öğretmenlerini örnek alırlar bu sebepten onlara evdeki davranışlarımızda gereken özeni göstermeliyiz.
“SONAY MUTLU ÇOCUK DÜNYASI” DETAYLI BİLGİ İÇİN LİNKİ TIKLAYIN…
Sultangazi’de Özeleştiride Bulundu
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.