Sultangazi sakinlerinin ve gazetemizin sık sık gündeme getirdiği taş ocakları, halkın sağlığını tehdit etmenin yanı sıra çevre katliamına da sebep oluyordu. Taş ocaklarının tehdit ettiği bir başka konu daha olduğu ortaya çıktı; tarih…
Uzun yıllardır Sultangazi halkının sağlığını hiçe sayarak faaliyet gösteren taş ocakları ayrıca işçi ölümleri ve çevre katliamıyla da gündeme geliyordu. Rezervin azalması ve derinlerde bulunan madenin çıkarılmasının maliyeti arttırmasıyla birlikte maden şirketleri çareyi ocakların arazini genişletmekte buldu.
Özellikle Cebeci Köyü yakınlarında büyümeye yüz tutan ocaklardan bazıları, bir taraftan İstanbul’un akciğerleri konumunda bulunan ormanları katlederken diğer taraftan da yaklaşık 450 yıl Mimar Sinan tarafından inşa edilen ve Türkiye’nin en büyük kültür varlıklarından birisi olarak kabul edilen Mağlova Kemerinin bağlantı kanallarına zarar verecek düzeye geldi.
Taş ocaklarının bu genişleme çalışması ve çabası, Cebeci Köyü’nde bulunan antik dönem mağarası da tehdit ediyor. Mağaranın hemen yanı başına kadar genişleyen taş ocaklarının mağaraya ve su kanallarına nasıl zarar vereceğinden endişe eden köy sakinleri, kamuoyu yaratılması hususunda gazetemize başvurdular.
Cebeci Köyü sakinleri yıllardır hayatı kendilerine zehir eden taş ocaklarının artık köyün meralarını ve ormanlarını tehdit ettiğini bunun yanı sıra kültürel varlıklara da zarar vermeye başladıklarını söyleyerek, yetkililerden konuyla ilgilenmesi talebinde bulundular.
Konuyu anıtlar kuruluna aktarılacağını belirten Cebeci Köyü sakinleri, yerel idari mercilerin de konuyla ilgilenmesi yönünde çağrıda bulundular.
AKYAD’dan Osman Yaşar’a Plaket
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.