Sultangazi Belediye Başkanı Cahit Altunay başarılı belediye başkanı olmanın formülünü şöyle özetledi: Bölgenizi güzel bir imarla şekillendirip, hizmet ağlarıyla donatıp; iyi hizmet üretip, halkı memnun etmeniz gerekir. Halkı memnun ettiğin sürece başarılı bir belediyesin demektir.
2008 yılında ilçe olan ve kurulduğu yıldan bu yana büyük bir dönüşüm yaşayıp İstanbul’un önemli ilçelerinden biri haline gelen Sultangazi’yi Başkan Cahit Altunay ile konuştuk. Altunay belediyecilik kavramını, bir belediyenin başarılı sayılabilme kriterlerini, son 7-8 yılda Sultangazi’de nelerin değiştiğini, yeni ilçe olmanın zorluklarını, taş ocakları sorunundan ilçedeki Suriyeli mültecilere kadar birçok konuda bilgi verdi.
Cahit Altunay kimdir? Nerede doğup büyüdünüz, Sultangazi ile nasıl bir bağınız var?
1962 Edirne Keşan doğumluyum. İlk ve orta öğrenimi merkezde lise ve üniversite tahsilimi de İstanbul’da yaptım. 1977’den beri burada ikamet ediyorum. Evli ve 3 çocuk babasıyım. İktisat fakültesi kamu yönetimi mezunuyum. Tabi siyasi hayatıma da üniversite tahsilimi tamamladıktan hemen sonra Gaziosmanpaşa’da başladım ve yaklaşık olarak 1989’dan bu yana 30 yıla yakın bir sürede de aynı çizgide yani kurucu genel başkanımız Recep Tayyip Erdoğan çizgisinde siyaset yapıyorum.
1977’de Gaziosmanpaşa’ya geldiğimiz ilk günden itibaren ilçede nüfus olarak çok daha düşük, belli bir merkezi olan ama bugün bulunduğumuz yerler henüz şekillenmemiş, bir kaç tane gecekondunun olduğu yerdi. O yılların zorlukları ilçenin gelişmemiş olmasından kaynaklı her türlü sıkıntıları yaşadığımız bir dönemdi. Elektriğin kısıtlı olduğu, suların çok uzaklardan taşınarak ihtiyaç giderildiği, öbür taraftan okula veya bir işe bir kaç araba değiştirilerek ulaşılabildiği süreçlerden geldik.
Çocukluk yıllarımızda Sultangazi’ye ancak piknik yapmak için, top oynamak için, araba kullanmayı öğrenmek geldiğimizi hatırlıyorum. Özellikle eski Edirne asfaltı çok boştu. Yeni asfalt yapılmış ama araç dahi geçmezdi. Orada kurs görürdük. Bazen fırsat buldukça Alibeyköy barajına da balık tutmaya gelinirdi.
O zaman ki AK Parti iktidarı bunu 3’e bölerek. Hem Gaziosmanpaşa merkez ilçe, hem Sultangazi hem de Arnavutköy ilçesi adı altında 3 tane ilçe doğmuş oldu.
Neden Sultangazi?
Sultangazi’yi seçme gerekçem bölünen bu ilçede yapılacak çok iş olduğuna şahit oldum. İçinde 37-38 yıldır yaşayan biri olarak ilçeyi zaten yakinen tanıyorduk. Başlangıç noktamızda hizmete aç, hakikaten hiçbir şeyi olmayan bir ilçe konumundan onu bir yere götürmek bizim için avantajdı. Sultangazi’yi çok seviyorum, isteyerek buraya verildim. Bu hizmetleri severek yapıyoruz.
Yaşadığınız zorluklar nelerdi?
Tabiki ilk 5 yılda burada çok kolay geçmedi. Bölündüğümüzde birkaç muhtarlık binasından başka bir şey olmayan Sultangazi’de daha önceki belediyeden bir araç otopark yeri vardı, başkanlığa orda başladık. İş arkadaşlarımın kalmış olduğu odalardan birini başkanlık odası olarak kullanmaya başladık. O zamanlar televizyoncular geldiğinde “koltuğu olmayan başkanmışsınız” dediler, biz de kendilerine şu cevabı verdik: “koltuk kapmaya değil koltuk yapmaya geldik” demiştik ve 5 sene sonra İstanbul’un en büyük belediye binasını yaparak bugünkü bulunduğumuz yerde hizmet etmeye devam ettik.
İlk zamanlarda işçi ve memurlarımız Gaziosmanpaşa’dan ayrılıp Sultangazi’ye geldiğinde onları oturtacak bir yerimiz yoktu. İlk önce oradan Sultangazi’ye hizmet ettiler sonrasında onları ilçeye aldık. Hummalı ve hızlı bir çalışmayla bugün Türkiye’nin belki de en çok hizmet alan ilçelerinden bir tanesi olma konumuna eriştik.
Kurulduğu yıldan bu zamana kadar Sultangazi’de neler değişti?
Bizim olumsuz bir imajımız vardı belki ilk sıraya koyduğumuz bu imaj değişikliğini gerçekleştirmekti. Sultangazi’nin olaylarla alınan bir ilçe değil projelerle anılan bir ilçe konumuna gelmesi gerekiyordu. Bunun için çalıştık.
Sadece birkaç yılı değil, önümüzdeki onlarca yılı kurtarabilecek yeni nesle çok güzel bir Sultangazi bırakacak şekilde çalışmalar yaptık.
Uzun süre yer sıkıntısı çeken belediye olarak ilk önce dedik ki öyle bir hizmet binasını yapalım ki bizden sonra gelen 100 yıl boyunca böyle bir şeye artık ihtiyacı hissetmesin.
7-8 tane büyük hizmet birimimizin açılışını Cumhurbaşkanımızın katılımıyla yaptık.
Sultangazi’de kablo kirliliğinden kurtulmak için çalışmalar yaptık. Sokaklarımız caddelerimiz komple elden geçirildi. Çok şükür yüzde 70 oranında bitti. Geri kalan kısımlar için de çalışmalarımız sürüyor.
Önemli bir iddiamız vardı. Dedik ki Sultangazi’de sokakta pazar bırakmayacağız. Bu çok ciddi bir iddiaydı. Henüz 8 yıllık mazisi bile dolmamış olan bir ilçede şu anda nüfusun 3-1’lik bir bölümünü kapalı pazarlara taşıdık. Diğer kısmını da önümüzdeki kalan sürede bitirmeyi hedefliyoruz.
Bu pazarların tamamını kapalı pazarlara taşınırken de amaç bir merkez pazar yapıp hepsini oraya taşımak değil, pazarın kurulduğu caddelere en yakın noktadaki yer belirlemeleri seçmek, onlara proje üretmek, oranın mülkiyet problemini çözmek ve akabinde orayı sadece pazar olarak kullanmak değil oranın mahallenin tüm ihtiyaçlarını karşılayacak bir bina üretmekti. Ve bunu da yaptık.
Bu pazarlarda bir sürü hizmet birimi var. Mesela Sultançiftliği pazarında 14 hizmet birimi var buraya girdiğinizde İsmek’inden PTT’sine; etüt merkezlerinden kadın ve gençlik merkezlerine; çok amaçlı salonlardan, pazar ve otopark ihtiyaçlarına kadar 14 dalda hizmet veriliyor.
“Bizi örnek alan belediyeler var”
Günlük belediyeye giren insan sayısı 2000’i bulmazken sadece bir pazar konseptine giren insan sayısının 5000 olduğunu biliyor musunuz? Tüm bunlar iyi düşünülerek, iyi projeler üretilerek, iyi hesaplanarak yapıldı.
Şuan birçok belediye bizi örnek alarak yardımcılarını, ekiplerini buraya göndererek bizim bu projelerimizi başka yerlerde de uyguluyor.
Bu kadar hizmeti neden bir noktada topladınız diye sorarsanız zaten dikkat ettiyseniz ilçelerde önemli yapılaşma sorunları var. Millet önden gitmiş devlet arkadan. Dolayısıyla gereği kadar yeşil alan, gereği kadar eğitim ve sağlık alanları bırakılmamış. Kalan alanları da böyle iyi değerlendiremezsek o mahallenin ihtiyaçlarına cevap verememiş olacağız. Dolayısıyla bir kumaştan çok elbise çıkartarak bu ihtiyaçları daha az mekânda üreterek vatandaşımıza hizmet veriyoruz.
Sultangazi’de yeşil alan miktarı 0,2 metrekare iken şuan 5 metrekareyi geçti. Yani 25 kattan fazla arttı. Amacımız bundan sonraki süreçte bunu 10 metrekareye çıkarmak. Avrupa standartlarında bir yer haline getirmek.
Öte yandan 600 yataklı hastanemiz burada bitmek üzere. Bu 600 yatağın bir odası 24 metrekare tek hasta için ayrılmış. Zorda kalırsak 2000 yatak hasta kapasitesine de ulaşılabilir. Böyle bir hastane ancak İstanbul’un belli bir yerinde yapılabilirdi. Şimdi ilçelerde bunlar yapılabiliyor.
Mesela içinde buz pisti olan kültür merkezleri yaptık. 3 tane birden 5 yılda tamamladık.
O zaman sadece 5 olan lise sayısı şuan 25’e çıktı. Hiç üniversitemiz, yüksek okulumuz yoktu. Şu anda 1 tane var ama 3 tanesi için de belediye olarak ihaleye çıktık bayramdan sonra kazma vuruyoruz. 1 tane de özel üniversite olarak teşebbüs var. Onun da önünü açtık. Yani biz 2017 yılının sonuna doğru 5 tane üniversitesi olan bir noktaya geliyoruz.
Çapa, Cerrahpaşa, Haseki ve Samatya’dan birinin buraya gelme durumu var. Bu 4 büyük hastaneden birinin buraya gelmesiyle burası gerek sağlık gerekse eğitim çok daha fazla değişecektir.
Geldiğimizde 12 tane sağlık ocağından başka bir şey yokken bugün diş hastanesinden sağlık birimlerinin yoğun olarak çalıştığı verem savaş dispanserinden tutun içinde poliklinikleri ilçe sağlık müdürlükleri ve yine psikolojik danışmanlıklara kadar her şey var. 600 yataklı hastane ile beraber ve 25’ten fazla aile sağlığı merkezi ile her tarafta hummalı bir yükseliş var.
İşte gerek sağlık olarak gerek eğitim olarak gerek yeşil alan olarak, gerekse yolların yenilenmesi, pazarların taşınması ve yine şimdi başlayacağız 2017 içerisinde bu da tüm galerin tamamını oto galerileri buraya taşıyarak biz ilçenin içerisinde galerici de bırakmayacağız.
Dikkat ettiyseniz pazar bırakmıyoruz, galerici bırakmıyoruz. Onun dışında okullarda ve sağlık alanlarında bir noktaya toplama ve hakikaten bu ilçeyi bir sağlık ilçesi yapmak noktasında önemli mesafeler kat ediyoruz.
Sultangazi’de her şeyin eksikliğini 7 sene evvel hissediyorduk. Her şeyi belki yakın bir ilçeden almak zorunda kaldığımız hizmetleri artık bugün tamamen bu ilçeden alır konuma geldi.
“3. Havalanı, 3. Köprü, Kanal İstanbul gibi projeler bize değer katacak”
Sultangazi bugün sadece içerde yapılan bu yapılarla değişmiyor. Aynı zamanda hükümetimizin yaptığı projeler sayesinde de değişiyor. Hemen yanı başımızda yer alan Kanal İstanbul, 3. Havaalanı, 3. Köprü projeleri Sultangazi’ye değer katacak. Buralara geçişler Sultangazi etrafındaki çevre yollarından sağlanıyor. İşte bu ilçeye büyük bir ivme katıyor. Bu ilçenin dönüşümüne gelişmesine, yatırım yapılmasına çok önemli katkı sağlıyor.
İlçenin en önemli sorunu olan Taş ocaklarıyla ilgili ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?
Bizden önce verilen imarlar sayesinde 50-60 yıldır bu ocaklar işletiliyor. Oluşan toz bulutları vatandaşımıza zarar veriyor. Bununla ilgili de çok ciddi bir çalışma yürütüyoruz. İnanıyorum ki 6 ay içerisinde bu toz bulutunda kurtulmak, olmuyorsa mutlaka bu ocakların bir yerlere taşınmasını gerçekleştirmek arzusundayız.
Geniş yer kaplayan bu ocaklar kapatıldığında büyük bir alan ortaya çıkacak. Buraya 3 bin dönümlük hayvanat bahçesi, Türkiye’de bir numara olacak milli park projesi ve başka önemli projeler planlanıyor.
“SULTANGAZİ’DE DİLENCİ GÖREMEZSİNİZ”
İstanbul’da bir Suriyeli sorunu var. Sultangazi’de de çok mülteci var mı? Onlar için nasıl çalışmalar yapıyorsunuz?
Sultangazi’de şuanda 30 bin kayıtlı Suriyelimiz var. Onlar artık adeta buranın vatandaşı gibi normal okullara gidebiliyorlar sağlık ocaklarından, hastanelerden istifade edebiliyorlar ve bu başladığı için okul imkânları ve diğer iş imkânları sağlandığı için şu anda Suriyeli arkadaşlardan bir tanesi bile dilenci olarak sokakta göremezsiniz. Okullarımızı 3 te paydos edildikten sonra tekrar Suriyelilere açıyoruz gece 9-10’a kadar bu eğitimleri onlara veriyoruz.
Belediyecilikte “en iyi” olma hayaliniz var mı?
Belediye başkan adayı olduğumda bu hayallerle süslüydüm, zaten bir işi yaptığınızda en iyisini yapmaya talip olacaksınız.
Konfüçyüs’ün çok güzel bir sözü var: Ağaca çıkmak isterseniz gökyüzüne çıkmayı hedefleyiniz diyor. Dolayısıyla biz de burada her zaman bir numara olmak istedik. O zaman Sultangazi’yi hiçbir şey yokken devralacaktık. Başarı bir ilçeyi bir noktadan alıp en yukarıya taşımaktır onun için biz de bu niyetteydik. Burada gerçekten bir yeni yapılanmaya ihtiyaç vardı, buranın bir an önce kalkınıp diğer ilçelere yetişme hatta onun ötesine geçme iddiası vardı. Biz bu iddiayla buraya geldik ve çok şükür bugün gelinen noktada 7,5 yıllık bir belediye değil sanki çok eski yıllarda kurulmuş bir belediye kadar da hizmet ürettik.
Bir belediyeyi başarılı kılan özellikler nelerdir?
Fatih sultan Mehmet; “belediyecilik bir şehri abad etmektir, halkı memnun etmektir” demiş. Çok doğru bir söz. Önce şehri estetik bir hale getireceksiniz, güzel bir imarla o ilçeyi şekillendireceksiniz, hizmet ağlarıyla donatıp halkı memnun edeceksiniz, dolayısıyla belediyecilik demek, halkı memnun etmektir. Bütün gayemiz ben iyi bilirim değil. Halkım ne der, ne ister, ne bekler sorusuna cevap bulmaktır. İşte biz de bunun için kendimiz karar verirken, bir hizmet yapmadan önce ya o mahallede anket yaparız ya da bizzat kendimiz gider o projeyi tartışırız emin olduktan sonra o projeyi hayata geçirmek için düğmeye basarız. Bu nedenle benim için belediyecilik halkın memnun olmasıdır. Memnuniyet sağladığımız ölçüde de o görevde başarılıyız demektir.
Türkiye’yi derinden etkileyen 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili neler söyleyeceksiniz?
Türkiye bugüne kadar dikkat ederseniz hizmet üretirken hep büyük engellerle karşılaştı. AK Parti hükümetinden önce pamuk ipliğine bağlı çok parçalı hükümetlerle yönetiliyorduk. Sadece koalisyonlar kurulur gerektiğinde de daha güçlü olanlar onu istediği zamanlar bozma kabiliyetine sahiplerdi. Çoğu zaman hükümetleri alaşağı edebilirler ihtilal yaptırabilirler ve yeniden hükümet kurabilirlerdi. Ama AK Parti parti geldi ne zaman ki hizmet üretmeye başladı, o büyük projelerini açıkladı o zaman daha fazla belalarla karşılaşmaya başladık. Bir taraftan PKK ile uğraştık diğer taraftan diğer örgütlerle mücadele ettik. Avrupa ve ABD’nin kısıtlamalarıyla mücadele ederek onların içinden soyutlanıp bu büyük pastadan pay almak için çalıştık. İşte bu pastaya ne kadar göz diktiyseniz buna göre de bedel ödetirler size.
Belki yapabilecekleri en büyük darbe de 15 Temmuz gecesi idi. İşte onların en fazla güvendiği en çok çok garanti dediği şey buydu. Ama bir şeyi hesap edemediler. Biz her şekilde böleriz her şekilde başarırız her şekilde de hükümeti ele geçiririz anlayışını bu millet kırdı. O gece millet başkomutanımızın çağrısıyla yollara düştü ve bütün bu planları alt üst etti.
Sultangazi demokrasi nöbetini nasıl tuttu? O süreç nasıl geçti?
Sultangazi’de her gece 4 noktada demokrasi nöbetleri gerçekleşti. Merkezde emniyet ve hükümet konağı önünde ve bize kapı komşu olan 2 kışla önünde de olmak üzere 4 noktada nöbet tuttuk. Bu 4 nokta hiçbir şekilde talimat gelene kadar, “artık bırakın” denene kadar boş kalmadı.
İnsanların büyük bir hevesle akşamdan oralarda dikilip gece sabahlara kadar, sabah namazını camide kılıp eve gittiklerine şahit olduk. Bir arabanın içinde dahi giderken arabanın ön koltuğunda koltuğunda Rabia işaretini yaparken arka koltukta başka işaret yapan insanların bir arada bu mücadeleyi verdiğini gördük. Belki Türkiye hiç bu kadar birbirine kenetlenmemişti. FETÖ’nün yapmış olduğu bu hain saldırıdan sonra Türkiye kenetlendi ve bu terör örgütüne geçit vermedi. Bu millet bunlara inanılmaz bir ders verdi. Bundan sonra böle bir şeye kalkışamazlar çünkü karşılarında milletin olacağını biliyorlar.
Kaynak;Akşam
Üç Dil Bilen Mülteci Çoban
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.