Aslında Ortadoğu diye bir bölgeden bahsetmek mümkün değil, en azından 20. yüzyıla kadar. Osmanlı Devletini parçalayan emperyalist güçlerin asırlık projesidir Ortadoğu. İlk başlarda ‘‘İngiliz çıkar bölgesi’’ anlamını taşımakta ama daha sonra ‘‘ABD çıkar bölgesi’’ anlamına hatta genel anlamda büyük güçlerin çıkar bölgesi anlamına da gelmektedir. Dün İngiltere vardı, bugün ABD, yarın kim gelir belli olmaz. Ortadoğu, Müslümanların çoğunlukta yaşadığı mezhepsel çekişmenin olduğu bir bölge. Bu bölge yıllarca büyük devletlerin büyüklüklerini idame ettirebilmeleri için stratejik bir öneme sahip ki; yıllardır silahlar hiç susmaz, istikrar diye bir kavram lokal olarak var,( her an tehdit altında ) rant desen hiç irtifa kaybetmiyor. Kısacası, birilerinin rahat yaşaması için bu bölgenin sorunlu olması gerekiyor. Birilerinin acı içinde ölmesi birilerinin rahatça yaşamına denk geliyor. Birilerinin fitne çıkararak, her iki tarafa da silah temin ederek yeni bir güç olma ideali, hiç bitmiyor. Çok gariptir, bölgenin adını verenler bölgenin dışında kalan bir devlet. Bölgeyi kana bulayanlar yine büyük güçler. Büyük güçler değişse de bölgenin akıbeti hiç değişmiyor. Çünkü bölge o kadar hassas bir kalemle çizilmiş ki, kalemin ucu petrol rezervine denk geldi mi ‘‘az daha dışarıya doğru’’ uyarısını yapmış sanki. Kısacası Ortadoğu, ötesi yeraltı zenginliği olmayan ama kendi sınırlarının petrol membası olan yer demektir. Petrole bu denli özen gösteren güçler, dünya barışına özen göstermiş olsaydılar, şuan büyük bir savaşın çıkma ihtimalini bile düşünmüyorduk aslında. Lakin yaratılan bu anarşik düzende barış ihtimali hiç aklımıza gelmiyor.
Ortadoğu’ya Demokrasinin ‘‘Demo’’ sunu layık görmeleri de bu yüzden aslında. Diktatörlük, tek adam üzerinden idare şeklidir ve tek adamı satın almakta çok kolaydır. Peki ya zor olan nedir? Zor olan Halkları satın almaktır, Demokrasiyi ve Milli iradeyi satın almaktır. Bundan dolayıdır ki, Ortadoğu’ya bir türlü demokrasi gelmedi. Bir ‘‘Arap Baharı’’ geçti, onunda üstüne bir çizik çektiler. Bazı yerlere Demokrasi geldi (geldiği gibi gitti ) bazı yerlere ise ölüm, istikrarsızlık ve kaos hakim. Eğer Ortadoğu’ya Demokrasi gelirse; büyük güçlerin sömürdükleri ve silah sattıkları alanın büyük bir bölümü yok olacak. Bu da büyük güçlerin büyük tahtının sallanmasına denk gelecektir. Ya Ortadoğu’ya Demokrasi gelmeyecek veya gelen Demokrasiye büyük güçlerin güdümünde olan birisi, medya üzerinden manipülasyonlar ile caydırma, korkutma politikaları ile algı operasyonları ve hatta darbe ile iktidara gelecektirler. Bunun en güzel iki örneği; Mısır’da darbe ile Demokrasiyi bertaraf edenlerin bu darbe üzerinden Tunus’ta medya aracılığıyla yapılan manipülasyonlarla ( Nahda’nın kazanması durumunda Tunus’un da Mısır’la aynı kaderi paylaşacağını ) iktidarı kendi güdümünde olan koalisyona geçirmeyi başarmaları gibi. Yani yine Ortadoğu gibi Müslümanların yoğunlukta olduğu bölgeye demokrasinin fragmanını gösterdiler, hala demokrasinin filmini görmek nasip olmadı. Kısaca, Ortadoğu’da Demokrasi sökmez, sökerse bile güçlünün DemokraSİSİ söker.
twitter.com/MSaymaz
“Yener Yiğit’in bir davet almasına gerek yok”
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.