a

Mirzap Yiğit ile Tekstil Sektörüne Dâhil Her Şey

OKTAY TEKSTİL Yönetim Kurulu Başkanı Mirzap Yiğit ile tekstil sektörünü değerlendirdik. Gazetemiz Gözlem’e açıklamalarda bulunan Yiğit, sektörün genel durumunu değerlendirdi.

*Oktay Tekstil ne zaman ve nasıl kuruldu, faaliyet alanlarınız nelerdir, istihdam kapasiteniz nedir ve ürünlerinizi hangi pazara satıyorsunuz?

“Oktay Tekstili 1999 yılında lastikçi durağında 578 numarada kurduk. Elbette deneyim anlamında bu ilk girişimimiz değildi ancak 1999 yılında kurduğumuz ve mini entegre tesis olarak tarif edebileceğimiz bu işletme, aradan geçen 18 yıl sonra aynı isimle Eski Edirne Asfaltı 806 numarada hala faaliyetine devam ediyor.

Tekstilde penye olarak tarif edilen, ancak örme dış giyim yani yuvarlak makinelerde dokunan bütün kumaşları konfeksiyon hazır giyim olarak üretiyoruz.

Belçika, Hollanda, Almanya ve Kanada başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesine mümessil aracılığıyla ihracat yapıyoruz. Kendi bünyemizde ve fason atölyelerimiz ile diğer tedarikçilerimiz dahil ortalama yaklaşık 100 kişi istihdam ediyoruz.”

*Tekstil sektörünün en ciddi sorunu sizce nedir?

“Tekstilde yaşanan en büyük sorun personel sorunudur. Bakın kalifiye eleman sorunu değil, eleman sorunu yaşıyoruz. Tabi belki de bu sorun sadece tekstil sektörüne has bir sorun değildir. Belki de ülkede üretim yapan bütün sektörlerde eleman sorunu birincil sorundur. Bununla birlikte ülkede şu anda ciddi bir işsizlikten de söz ediliyor. Peki, nasıl oluyor bu? Yani hem üretici personel bulamıyor hem de işsizlik her geçen gün artıyor.

Bunun sebebi bizim son 15-20 senedir eğitim sistemimizde yaptığımız değişiklik. Eskiden çocuklar 5 yıllık temel eğitim öğretimin sonunda kendi kapasiteleri ve ailelerinin ekonomik imkanlarına göre bir karar vermek zorunda kalıyorlardı. Okuldan sonra maksimum 2 yıl her hangi bir sektörde çırak olarak çalışıyorlardı, sonra kalifiye eleman olarak iş piyasasına dahil oluyorlardı. Şimdi 4+4+4 yıllık eğitim sistemiyle çocuklar 18 yaşına geldiklerinde okuldan mezun oluyorlar biraz evvel sözünü ettiğim kapasite ve ekonomik gerçekler ışığında akademik eğitime devam etmeyeceklerse, askere gidip geliyorlar ve o saatten sonra ne o adam çıraklık yapar ne de kimse onu çırak olarak işe alabilir. Çünkü ihtiyaçlar değişmiştir. Bir çırağa vereceğiniz maaşı o arkadaşa veremezsiniz, o da zaten o paraya çalışmaz.
mizrap yiğit oktay tekstil (1)
Yani bu durumda ortaya; vasıfsız işçi bolluğu ve üretim sektörlerinde kalifiye elaman sıkıntısı çıkıyor. Bu nasıl aşılır? Diye soracak olursanız devletimizin bir an evvel bu sorunu çözmek için meslek liseleri ama ülkemizde üretimi yapılan sektörleri göz önünde bulundurarak bu müfredata uygun meslek liseleri kurması ve bunun sayısını ihtiyaca göre belirleyerek hem işsizliğe hem de eleman eksikliği problemine çözüm bulması gerekiyor. Ayrıca kaymakamlıklar, belediyeler ve meslek odaları ile diğer STK’larda bu işe el atarak çıraklık atölyeleri ve benzeri kurumları çoğaltarak okuluna devam etse dahi gençlerimize meslek kazandırmalılar.”

*Bir zamanlar Laleli pazarı ve bavul ticareti vardı ve o dönemler bize göre sanki tekstil piyasası altın çağını yaşıyordu. Bu Pazar neden kayboldu ve devletimizin tekstil sektöründe ihracatçıya sunduğu imkanlar var mı, varsa bunlar nelerdir?

“Sizin de değindiğiniz gibi Laleli piyasası hem üreticiye, hem orada iş yapan esnafa hem de genel olarak ülke ekonomisine ciddi katkılar sağlıyordu. Ancak hem bizim esnafımızın ticaret ahlakının bozulması, hem de devletimizin bu pazara ilişkin yanlış hamle ve uygulamaları sonucu bu Pazar bitti. Yani Çin bu Pazar için özel uçak kaldırırken biz C terminalde ayakbastı parası alıyorduk. Yapılan bu ve benzeri yanlışlıklar sonucu dediğim gibi bu pazar bitti. Şimdi daha çok Avrupa ve Amerika’ya ihracat yapıyoruz ama bunun da katma değeri az. Şimdi yeni yeni canlanan bir Merter piyasası var ama burada özellikle artan dükkan fiyatları, buranın da Laleli’ye benzeyeceğinin işaretlerini veriyor.

Devletimiz ne yazık ki ihracatçı firmalara öyle düşünüldüğü gibi büyük ayrıcalıklar tanımıyor. Bakın size küçük bir örnek vereyim. Bizim ülkemizin dış pazarlarla yaptığı bir etiket anlaşması var. Biz etiketi dışardan almıyoruz yani burada üretmek etmek zorundayız. Ama 6 Euro’ya sattığımız bir ürünün etiketine 0,5 Cent veriyoruz. Ayrıca bazen müşterilerimiz bize ense ve barkod etiketi yolluyorlar ürünlere dikmemiz için fakat bu etiketleri gümrükten bir hafta on günden önce çekemiyoruz. Hem bu etiketleri beklerken müşteriye malı teslim edeceğimiz tarih sıkışıyor hem de bu etiketler için harcadığımız yaklaşık para ise yaklaşık 600-700 Euro oluyor. Biz bu parayı maliyete yansıtmak istediğimizde ise müşteri kabul etmiyor. Ben bu şekilde birkaç tane müşteri kaybettim. Benim durumumda olan çok fazla ihracatçı tanıyorum.”

*İç pazarda kullanılan ürünler bizim üreticilerimizin ürünleri mi, yoksa ithalat var mı?

“Özellikle Çin’den ithalat yapmaya çalışan bazı markalar oldu. Ancak kalite anlamında bizim ürettiklerimizin yanından bile geçmeyen bu ürünler şimdi yok denilecek kadar az. Hatta Orta Doğu’dan gelen bazı müşterilerimiz var onlar bile başka yerden ithal ettikleri ürünlere Türk Malı etiketleri dikerek satış yaptıklarını itiraf ettiler. Yani kalite anlamında bizim kalitemizi tutturacak dünyada başka üreteci ülkeler neredeyse yok. Tekstil sektörü olarak ürün değil ama ham madde ve özellikle makine ve diğer üretim elemanları ne yazık ki hemen hepsi ithalat malı.

*Meslek örgütlenmeleri anlamında Tekstil sektöründe kurulan STK’ların üreticinin ihtiyaç ve isteklerine cevap verdiğini düşünüyor musunuz?

“Bizim meslek örgütlerimizin neredeyse tamamı tabela kurum ve kuruluşları. Hiçbir etkinlikleri yok. Bu kurum ve kuruluşlar sadece aidat topluyor. Hatta mesela ihracat yapan bir üyesinin dünyanın başka bir ülkesindeki müşterisiyle yaşadığı sorun anlamında hiçbir öngörü ve bilgileri yok. Yani bir ülkede paranız takılsa ve bunlara başvursanız, onların sizin bildiğinizden daha az şey bilmediklerini görüyorsunuz. Bu konularla ilgili bir hukuk servisleri bile yok.”

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.

Sıradaki haber:

FETÖ’cü askerden ‘Nuri Alço’ savunması! ‘İçeceğime ilaç attılar’

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.