a

İSLAM DÜNYASI BİRLİK OLMALIDIR

Mavi Marmara olaylarından sonra 2010 yılı Haziran ayında
İsrail’in bölgedeki şımarık ve fütursuzca tavrını, kanun ve nizama, insan
haklarına uymayan davranışlarını konu eden iki yazımızı siz değerli okuyucularımla
paylaşmıştım.

Türkiye ile İsrail arasında “one minute” krizi ile başlayan ve büyükelçimizin alçak bir koltukta
oturtulması ve son olarak yaşanan menfur Mavi Marmara saldırısı türünden
olayların hiç bitmeyeceğini ifade etmiştim. Aynı zamanda İsrail kafa yapısının
her söz ve her davranışta bir tehdit aradığını, ta ki İsrail hükümetini
eleştirmeyi devletlerini eleştirmek, devletlerini eleştirmeyi ise milletlerini
eleştirmek, milletini eleştirmeyi ise ırklarını eleştirmek olarak algıladığını
bu yazılarımda belirtmiştim.

Günlerdir yoğun bir diplomasi trafiği yaşadık ve yaşıyoruz.
Maalesef ülkemizin sınırlarına yakın bölgelerde yaşanan bu üzücü durum
karşısında tüm dünyada ve ülkemizde gösteriler yapılıyor. Haksız tarafın İsrail
olmasına karşın, bu durumun İsrail’in kendini koruması gerektiği şeklinde dünya
kamuoyuna yansıtılması da çok gariptir. Türkiye işin başından beri bu haksız
durum karşısında sesini yükseltmiş, söylenmesi gereken ne varsa söylemiştir.
Konu İsrail ve Filistin olduğunda ABD ne kadar net bir şekilde İsrail tarafında
yer aldıysa, Türkiye’de net bir şekilde Filistin tarafında yer almıştır.

Ne var ki İsrail, ateşkes için çalışmalar sürerken bile
Gazze’ye ateşkesin son dakikalarında bombalar yağdırmaya devam etmiştir. Tabi
ki bu durumu kınamak boykot etmek meydanlara çıkıp bağırmak bir yere kadar.
Öfkeni nefretini hüznünü biraz olsun deşarj etmek adına önem taşır. Ancak
Müslüman feraset sahibi olmalıdır. Geçmişte yaşanan hatalardan dersler çıkarmalıdır.
Bunun için daha çok çalışıp birlikte hareket edilmelidir. Tüm İslam dünyası tek
vücut olup sorunların üstesinden gelmeyi başarmalıdır.

Elbette Türkiye’nin bu sıcak bölgede yürüttüğü çalışmalar
sayesinde önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. İslam dünyasının biraz daha elini
taşın altına koyması işin içinde yer alması memnuniyet verici bir durumdur.
Bunda da Türkiye ve Mısır’ın tavrı çok önemlidir. Başbakanımızın İsrail
devletine karşı 'hiçbir şey 2008'deki
gibi değil'
demesi Mısır’ın yönetiminin eski Mısır yönetimi olmaması, diğer
İslam ülkelerinin de konuya çok daha duyarlı olmaları yatmaktadır. Dokuz Arap ülkesinin
dışişleri bakanlarının ve Türkiye dışişleri bakanının sıcak bölgeye gitmesi ve
bölgede bir takım çalışmalar yaparak kararlar alması da çok önemlidir. Tabi ki
Hamas ve Filistin’de eskisi gibi değil. Şimdi çok daha bilinçli ve
tecrübelidir.

Türkiye Gazze'ye her türlü desteği geçmişte de yaptı, bugün
de yapıyor. İsrail'in ablukasına rağmen Türkiye, oradaki kardeşlerine yardımını
devam ettiriyor. Allah’ın izniyle, Türkiye ve İslam coğrafyasından, Filistin’e
gelen bu destek onların tekrar şahlanışına ve İsrail karşısında önemli bir konum
elde etmesine vesile olur.

ADAB-I MUAŞERET

Herkese karşı tatlı dilli güler yüzlü olmak önemli görgü
kurallarından biridir. Bir insanın cemiyet hayatında asık suratlı olması kötü
karşılanır. Bir Hadisi Şerifte ‘Müslüman
kardeşine tebessüm göstermek senin için sadakadır’
buyrulur.

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.

Sıradaki haber:

Gözümüz Aydın Yeni bir parti daha kuruldu

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.