İstanbul Bağımsız 3. Bölge Milletvekili Adayı Hakan Şükür Arnavutköy medya mensuplarıyla Rodeo Cafe’de buluştu.
Arif Sapmaz-EMİN HABER-ARNAVUTKÖY.. Bir zamanların ünlü futbolcusu, gol kralı Hakan Şükür gazetecilerin sorularını cevapladı. Kahvaltılı toplantıda Arnavutköy bölgesinde görev yapan gazetecilerle bir araya gelen İstanbul 3. Bölge Bağımsız Milletvekili Adayı, eski milli futbolcu Hakan Şükür, yaklaşık 3 saat boyunca basının sorularını cevapladı. Türkiye’de ulusal medyanın büyük kısmının gerçeklere tamamen pasif kalan bir yapıda yayın yaptığını dile getiren Şükür, yerel medyanın herşeye rağmen daha dirayetli bir yayıncılık sergilediğini dile getirdi.
“Yerel Basın Ulusal Basına Göre Daha Dirayetli”
Adaylık süreci ve Ak Parti ile kopma noktasına getiren olayları tek tek anlatan Hakan Şükür, “Ben tek başıma da milletimin sesini duyurabilirim. İşte yerel medya benim sesim olur. Ben gençliğimde Sakarya’daki gazete kupürlerini hala saklarım. Ama ben bugün bakıyorum ulusal medyaya, güce göre haber anlayışı gelişmiş. Mağdurun, haklının yanında olmak bir ahlak göstergesidir. İnsan vicdanı güce karşı Allah için mücadele etmelidir. Ben hayatımda mahkeme yüzü görmemiş insanım. Ama bu siyasi kimliğe girdikten sonra mahkemeye çıktım. Çünkü tahakküm var zulüm var” dedi.
“İnsanları Borçlandırıp ‘Düzen Bozulmasın’a Alıştırdılar”
Ben birlikte yola çıktığım insanlarla aynı zulmü kabul ettiğim takdirde, kendi kimliğimden kaybetmeye başladığımı düşündüm. Kömürü, makarnayı kendi cebinizden vermiyorsunuz. İnsanları hazıra alıştırdık biz. İnsanları borçlandırarak, aman düzen bozulmasın anlayışına getirdik. Spor kulüplerini de aynı anlayışla borçlandırıp mecbur bıraktılar bazı şeylere. Ülkede zaten uygulamada başkanlık sistemi var. Maden ruhsatı bile bir kişinin iki dudağı arasında. Devletin görevi milletinden aldığını eşit bir şekilde vermek değil midir? Bugün medyanın kapatılmasından, uydu kanallarından çıkartılmasından bahsediliyor. Biz hangi ülkede yaşıyoruz. Biz daha birkaç yıl evvel Avrupa Birliği’nden bahsediyorduk. Referandumda oyladığımız oylar sadece bizim değildi. Bugün o referanduma hayır diyenler faydalanıyor bu nimetlerden. Baskıcı sistemden yararlananların sistemine devam edildi. Avrupa normları bizleri eşit duruma getirecekti herkesi. Haklardan eşit yararlandıracaktı.
Demirören’e Gönderme
Şükür devamında, “Futbol Federasyonu Başkanı olmak isterdim. Akademiler kurmak istiyordum. Futbolcu üretelim istiyordum. Oyuncunun da gerekirse uluslarası ticaretini yapalım. Avrupa Birliği’nden gelen paralar yandaşlara aktarılmış, hiçbir proje geliştirilmemiş, paralar çöpe atılmış. Futbolu bıraktım 8 yıl oldu geçen Ekim ayında Avrupa’nın merkezinde ödül aldım ama Fanatik Gazetesi haricinde hiçbir gazete bunu yayınlayamadı. Yayınlandıktan sonra da iktidar medyasından sürekli karalamalar oldu Fanatiğe karşı. Federasyon başkanı sıkışmış, takımı borç içerisinde şu yapılıyor; “Bu sıkışmış buna istediğimizi yaptırırız” mantığı işliyor” dedi.
“Vekilliğim Süresince Maaş Almadım”
Hakan Şükür daha sonra, “Onların adamıysanız her alanda iş yaparsanız, dizi verirler, senaryo verirler, program hazırlatırlar. Beni bir günde kovdular. Neden çünkü TMSF tarafından el konuldu. Çöktüler üzerine, ver dediler. Gerçi ben daha önce istifa etmiştim ama kovuldu diye yazdılar. Ben vekilliğim sürecinde asla maaş almadım ancak kimseye söylemedim bunu. Çünkü belki diğer vekillerin gelirleri yoktur yalnız vekil maaşıyla geçiniyordur bu nedenle bunu söylemedim. Yine de dile getirmek istemezdim. Ama artık mecbur bırakılıyorum.” dedi.
“Kulüpleri Borca Sokup Mahkum Ettiler”
İstanbul 3. Bölge Bağımsız Milletvekili Adayı Hakan Şükür, “Arnavutköy’e gelirken eskiden Sultangazi- Habibler yolu üzerinden geliyordum. Bu sefer Hadımköy üzerinden geldim. Çok güzel manzaralar var yeşillikler, doğa. Ben komisyondaydım. Yeni ulaştırma Bakanı’ndan bizzat duydum sonrada yalanladı, “Biz bu yolları dayanıksız yaptık sonra yeniden yaparız” dediler. Çünkü ihalelerle bu işadamlarını kollayabilirsiniz. Sistem şu; “Ben bu yolu yapayım iki yıl sonra yine yapayım, bu adamla yapayım iki yıl sonra yine bu adamla yapayım” mantığı. Belediyelerin elinden alınmış ihale komisyonları Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na devredilmiş bir çoğu. Adil bir ihale usulü yok. Sayıştayın kaldırılması bu yüzdendir. Kulüpler neden denetlenmiyor. Onu borç içine sokuyorlar. Kulüpler sıkıntı içine girince onların eline düşecek. Korku imparatorluğunun olduğu bir ülkede nasıl olurda medya bunu seslendirebilir” dedi.
“Hırsızın Tarifi Var Paralelin Yok”
Bir gazetecinin 17 – 25 Aralık’tan sonra istifa ettiğiniz şeklindeki sorusunu, Hakan Şükür, “Hayır ben bir gün önce 16 Aralık’ta istifa ettim şeklinde düzeltti. Akabinde gazetecinin paralel yapının tarifi ve süreci anlatmasını istediği soruya bağımsız milletvekili adayı Hakan Şükür, “Bir kere paralel kelimesinin siyasi bir karşılığı yok. Ancak hırsız kelimesinin bir karşılığı var. Azınlık olduğu söylenen, bilinen bir gruba karşı bu hükümet, elindeki bütün devlet mekanizmalarını kullanarak mücadele ediyor. Ne zamandan beri 17 Aralık’tan beri. Bir taraf suçlanıyor fakat suçlanan tarafa söz hakkı verilmiyor. Mesela Doğan Medya Grubu, Ergenekon sürecinde mahkeme gören insanların aileleri avukatları bütün kanallara çıktı haklarını savundu. Biz kimseye suçsuz demiyoruz. Ancak söz hakkı verilsin. Eskiden savcısıyız dediği davalara bugün kumpas diyen çevreler var. Ben aslında daha önce 7-8 kez istifa ettim. Bunu kimse bilmiyor. Kendi aramızda beni zorla tuttular. Ben dedim ki, vatandaş bana derdini anlatıyor ama ben bunu çözemessem benim Hakan Şükür kimliğim zarar görür. Siyasete bunu kurban veremem 25 yılımı ben tırnaklarımla bu kimliğe kavuşmuşum” dedi.
“Akarken Doldur Diyen Kişiyle Bir Daha Konuşmadım”
Arnavutköylü gazetecilere Hakan Şükür yaptığı açıklamada; “Adam ilk gün birilerini suçlu ilan etti. Siz onun adıyla bana, ‘tuzluk, haşhaşi, hain’ ilan ettiniz. Bir tane ispatı, delili yok. Benim bununla ilgili bir çok mahkemem var. Sizi bir yerlerde görmeleri önemli mi? Sizin ne kadar insan olduğunuz önemli. Onlar hakkında duyuyorduk o zamanlar, burda bunu götürüyorlar, burda şöyle yanlış yapıyorlar şeklinde iddialar. Ama görmediğimiz için, delillendiremediğiniz için susmuş olabiliriz. İddia ediyorum geçmişte Akbil’le otobüse binenlerin bugün devasa binalar yaptıklarına şahitsinizdir. Ak Parti’nin içinden benim bir dönem arkadaşlarımdı bu insanlar. Benim ayrılışımın dershanelerle ilgili olduğu söylendi. Hayır, ben daha önce 7-8 kez istifa etmiştim zaten. Bu arada bir gazetecinin o günlerde size “akarken doldur” diyen bir Ak Parti’li milletvekiliyle ilişkiniz o günden sonra nasıl oldu şeklindeki sorusuna Şükür, “O kişiyle bir daha konuşmadım” şeklinde cevap verdi.
“Cemaatin Vekili Olsam N’olur Olmasam N’olur”
Cemaatin mensubu, cemaatin vekili iddiaları ile ilgili Şükür, “Ben bu yolsuzlukları bizzat bilip şahit olsaydım, hemen sorgusuz sualsiz çok daha önceden ayrılırdım. Çünkü biz hırsızlığa karşı bir duruşu savunuyorum. Ben milletin vekili değil miyim? ‘Cemaatin vekili’ diyenlere bunu söylemek lazım. Hakan Şükür cemaatin vekili olsa ne olur olmasa ne olur. Sen, senin hakkın ile ilgili iddiaları bununla geçiştiremezsin. Sen bunu tartışmalısın” şeklinde açıklama getirdi.
“AKP’ye Döner Yüzde 70 İçin Çalışırdım”
Şükür, “17 Aralık’tan sonra tutuklanan polislerden bir tanesi 17 Aralık operasyonundan dolayı tutuklu değil. Çünkü bunun araştırılmasını istemiyorlar. Kemal Kılıçdaroğlu ne dedi. Açın fezlekeleri bunu araştırın, soruşturun, bağımsız kuruluşlar araştırsın dedi, davaları geri çektiler. Bana paralelci diyerek milletin hakkını savunamazsınız, bana Galatasaraylı diyerek Fenerbahçe’nin hakkını savunamazsınız. 17 Aralık’tan sonra ben bir soru önergesi verdim. Dedim ki, bir ülkenin başbakanı yalan söylememeli ve söylemeyeceğine de inanıyorum. Soru önergesi şu, ben başbakana inanmak istiyorum, eğer bir başbakana bir yanlış yapıldıysa ben tekrar dönerim oraya ve yüzde 70 oy alması için çalışırım. Bir ülkede bir polisin, bir hakimin, bir savcının başbakanla ilgili böyle bir fezleke düzenleyemeyeceğini bu birimlerdeki insanlar bilmiyor mu? Anayasanın iç tüzüğü 107. Maddesi gereği yapamaz. Yaptıysa hata yapar bu insanlar cezalarını çeker. Niye ona gizlilik getirdin. Neden halka böyle anlatarak yüzde 70 alabileceğin bu yolu seçmeyip de birilerine paralel dedin. Öteki türlü daha çok kazanacaksın. Bende sordum bunu bir buçuk senedir buna cevap yok.
Hidayet Karaca Tahliyesi: “Beni Öldürürler”
Çağlayan Adliyesi’nde öldürülen savcı konusuna değinen Hakan Şükür, “Dünyanın en iyi korunan adliyesinde cezaevinden 20 gün önce çıkmış teröristlerce öldürülmesine göz yumuldu” dediği adliyeye defalarca mahkeme için gittiğini, orada geçtiğimiz günlerde Samanyolu Televizyonu Genel Müdürü Hidayet Karaca’nın tutukluluk halini sona erdiren hakimlerin aldıkları karardan dolayı hapse atıldığını ve bunun yetmeyip o mahkemenin de kaldırıldığını ifade etti. “Hukuksuzluklardan dolayı hukuku öğrendik” diyen Şükür, tahliye kararı sırasında gece 2,5 sırasında Mahmut Tanal ile adliyeye gittiklerini, tahliye kararını yazan kişinin bayılıp adliyeyi terk ettiğini, savcıya ulaşamadıklarını ve sonradan telefonla ulaştıkları savcının kendilerine karara imza attıkları takdirde “beni öldürürler” şeklinde cevap verdiğini söyledi. Savcının korktuğunu ifade eden Şükür, “Çünkü kısa süre önce o adliyede bir savcı öldürüldü.Haliyle bu insanları savunmak paralelcilikse, evet öyleyim. Yarın siz de savunursanız siz de böylesiniz” şeklinde destek istediğini ifade eden Şükür, Hidayet Karaca’nın tahliye kararının sonrasında “milletvekilleri adliyeye nasıl girer, nasıl savcılara baskı yaparlar” şeklinde çıkış yapan iktidara yönelik olarak, “iki teröristin bir savcıyı nasıl öldürüldüğünün bulunmasının gerektiğini” ifade etti.
“Konuşabilmenin Bile Erdem Olduğu Ortamda Ben Bağımsız Adayım”
Bir gazetecinin 3. Bölgede bağımsız milletvekili adayısınız, insanlar size neden oy atsınlar, ne verebileceksiniz bölge insanına şeklindeki sorusuna Şükür, “İyi ki siyasete girmişim. Çünkü ülkemde neler olduğunu göremeyecekmişim. Bağımsız olarak bir şey yapamayacağımı söyleyenlere şunu diyorum. Bağımlı olanlar zaten bir şey yapmıyor. Parti tüzüğü gereğini yerine getiriyorlar. Ben ilk olarak şunu yapacağım. Sporcuyum, Türkiye’nin vesayetten kurtulup, kurumların devletin tahakkümü altından kurtarıp, örneğin kulüpler bugün saraya niçin çıkıyor. Çünkü borcum harcım var silin diye çıkıyorlar. Herkes bağımsızlık istiyor. Ben de bağımsız oldum. Türkiye’de bir tweet yüzünden ceza alan, bir dizi senaryosu yüzünden cezaevinde yatanlar var” dedi.
“Benim Eşime İftira Atılınca Neden Sustular”
Şükür, “Birileri bize plan kurmuş, uygulamış. Gençliğimiz kötü durumda, uyuşturucu had safhada. Açıyorsunuz onların gazetesini, işte başkanlık sistemi getireceğiz, Mursi’yi kurtaracağız bize oy verin diyorlar.. Kaç senedir Mursi neler yaşıyor. Seçimden sonra 400 milletvekilini verirseniz Mursi’yi kurtaracağız demek bir hamasettir. Benim için Halkbank Müdürü Süleyman Arslan’ın kasasına Hakan Şükür koydu dediler. Manşetten verdiler. Aydın milletvekili bunu söyledi mahkemeye verdim. O günü kurtarmak için yapılan iftiralar, yalanlar Meral Akşener’e yapıldığı zaman yana yakıla bağıran devlet büyükleri benim eşime yapıldığı zaman niye bağırmadı” diye Konuştu.
İstanbul 3. Bölge Bağımsız Milletvekili Adayı Hakan Şükür, toplantının ardından halkın yoğun ilgisiyle karşılaştı. Çocuklarla kısa süre top oynayan Şükür’e bazı vatandaşlarda Galatasaray forması imzalattırdı.
HDP’den DHKP-C’ye teşekkür
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.