a

Büyük Çelişkiler

Manevi düşüncelerle hem alan, hem nicelik, hem de nitelik olarak büyümüş bir camiadan bahsedeceğim. Sürekli dini çalışmalar yapmış, insanların duygularını okşayan icraatlara imza atmış. (dönemin bakışı) Bu minvalde milyonlarca insanı da ardından sürüklemiş bu camia, darbe ve muhtıra, nice Başbakanlar ve Cumhurbaşkanları görmüş. 30 yılda büyümesinin iki katını son 10 yılda yaşamış. Son 10 yıllık büyümenin en büyük vesilesi, dönemin Başbakanlığını yapmış bir lider. Müslüman halkların sempatisini ve güvenini kazanmış, ülkesinde ”Sessiz Devrim” yaparak güven, istikrar ve huzurun önderliğini yapmış bir lider. Bir yanda Gülen yapılanmasından bahsederken diğer yandan bu yapıyı büyüten ve arkasındaki büyük güç Erdoğan’dan bahsediyorum. Meselenin detaylarına gerek yok, yüzeysel anlatmak kafidir umarım. Bir cemaat yapısının devletin içerisinde nasıl bir kripto yapılanma inşa ettiğini artık herkes biliyor. Bu yapı rehavete kapılmakla paralel olarak tezatlıklarıyla hatırlanmaya da devam edecek gibi. İktidarı devirememenin şaşkınlığı ve ”ne söylersek halk yutuyor” yüzsüzlüğünün vermiş olduğu bir rehavet bu. Bu çelişkilerin tamamını yazmak elbette mümkün değil ama çok dikkat çekebilecek olanları sıralayalım.

 

1) 2009 yılında Erzincan Başsavcısının bakanlıktan habersiz cemaatlere karşı başlattığı soruşturmayı hukuk skandalı olarak manşetlerine taşıyanlar, 2013 yılında tükürdüklerini yalamakla meşgul oldular.

 

2) Faizsiz bir bankayı kurtarmak için diğer bankalardan faizli para çekmek, nasıl bir cehaletin bataklığında olduklarını göstermektedir.

 

3) Farz olan başörtüsü için ”Füruat” söylemini rahatlıkla kullan, bir bankayı kurtarmak için ”her yol mubah” mantığıyla faizi bile göremeyecek kadar kör ol.

 

4) Manevi kaygılarla hayatı şekillendirdiğini söyleyip, maddi kaygılarına zeval geldiğinde herkesi düşman gören bir anlayış hakim.

 

Filistin, Arakan, Myanmar, Doğu Türkistan manevi bir kaygı iken, Bank Asya’nın maddi bir kaygı olduğunu vurgulamak gerekli.

 

5) Türkçe olimpiyatları ile insanların gönlüne girmeyi başaran fakat maskeleri düştüğünde İngilizce lisan kullanarak ülkesini, milletini dünyaya şikayet edecek kadar hain olabilen bir yapıdan bahsediyoruz.

 

6) Müslümanlara hizmet eden bir cemaat olduklarını iddia eden bu yapı, Mavi Marmara’da ölen insanlar için ”Onlar Şehit Değil” diyecek kadar takiyyeci, İsrail’e karşı sorumluluk hisseden bir tezatlık içerisinde.

 

7) Mısır’da Müslüman Kardeşlere yapılan darbe, Filistin’de yapılan zulme karşı hatta farklı coğrafyalarda Müslümanlara karşı yürütülen sistematik katliamlar için hiç eylem kararı almamış bir cemaatin, 3-5 gazeteci içeriye atıldı diye günlerce adliye önünde sabahlamasına ne demeli?

 

Daha nice örnekler sıralamak mümkün. Buradan bile çıkaracağımız çokça dersler var. Mesela, Erdoğan ”Haşhaşi” söylemi ile lafı gediğine oturtmuştur. Bu insanların gözleri açık olsa da bilinçleri esir olmuş.

 

Beyinlerini kiralamamışlar maalesef satmışlar. Bütün sorunda burada aslında. En önemli dikkat edilmesi gereken bir konu da, kendilerini cemaatin hatalarını görüpte onları eleştiren ve hükümet kanadında yer alan kripto paralelleri tespit edebilmek. Bir yandan hükümet örgütü tasfiye ederken diğer yandan örgüt, yeni yöntemlerle yeni yapılanma stratejileri ile hassas dinamikleri ele geçirmeye çalışıyor. Tasfiyelerin yerini yine aynı yapının mensubu kişilerle doldurmakta, ayağımıza kurşun sıkmak gibi bir şey olur.

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.

Sıradaki haber:

İETT 1,3 milyar yolcu taşıdı

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.