a

AK Partili bu isimlere dokunulmayacak mı?

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’la ilgili yazdığım yazıya beklentilerimin çok üzerinde destek geldi.

Bakanlar, milletvekilleri, belediye yöneticileri, teşkilat başkanları ve AK Parti’ye oy veren veyahut vermeyen herkes…

Abartısız söylüyorum.

“Kadir Topbaş’a şurada haksızlık yapmışsın” diyen Allah’ın bir kulu yok! “Kendisine güvenimiz kalmadı, onuruyla bırakıp gitmeli” diyenlerin sayısı ise bir hayli çok.

Büyük bir iddiayla söylüyorum.

İstanbullu, üç darbe girişiminin üçünde de ortalıklarda görünmeyen, iş işten geçtikten sonra ortaya çıkan Kadir Topbaş’a artık güvenmiyor..

Kaybettiği güveni yeniden kazanabilmek için yaptığı her hamle sonrası biraz daha dibe vuruyor, bir sözü diğerini tutmadığı için yaptığı her yeni açıklamada biraz daha çuvallıyor!

Teyit ettirdiğim son gelişmeyi aktararak bu meseleyi şimdilik kapatıyorum.

İstanbul için karar verildi!

Pek çok ilçe belediye başkanı, Topbaş’la çalışmak istemediklerini genel merkeze iletti. Bir süre sonra hastalık gerekçesiyle gitmesine karar verildi.

İstanbul’un en önemli ilçelerinden birinin belediye başkanına da “Hazır ol” talimatı gitti.

Gelelim “İçimizde olup, yanımızda olmayan” diğer isimlere…

Malumunuz;

Darbe girişiminde yer aldığı gerekçesiyle asker kardeşi tutuklanan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli’nin istifası isteniyor.

MKYK toplantısında bazı üyelerin ‘İstifa et’ dediği Dişli’nin halen gereğini yapmaya niyeti yok. Parti yönetiminin de Dişli’yi görevlerinden alma gibi bir girişimi yok.

Niye?

Sayın Dişli, darbeci kardeşinin Fetöcü olduğundan bihaber olduğunu söylemiş!

Bakınız!

Kardeşinizin birine tecavüz ettiğinden, hırsızlık veyahut yolsuzluk yaptığından vs. haberiniz olmaz. “Olay ortaya çıkınca öğrendim” dersiniz, bunu anlarım.

Ancak kardeşiniz yıllarca Fetö terör örgütünün içinde bulunurken, 17/25 Aralık’tan sonra bu yapıyı desteklemeye devam ederken, bu yapı sayesinde rütbe üzerine rütbe alırken “Benim haberim olmadı” derseniz bu sözünüzün inandırıcılığı olmaz.

Bakınız!

Bu ülkede adalet, Şaban Dişli’nin de üst düzey yöneticisi olduğu AK Parti’den gelen kadrolar eliyle dağıtılıyor.

Dişli’nin, “Benim haberim olmadı” sözüne itimat edip, bu sözü kıstas olarak kabul edeceksek…

O zaman “Benim babam bu işlerin içinde yok” diyen Hakan Şükür’ün sözüne de itimat etmemiz gerekiyor mu?

Soruyorum?

Karısı veya kocası Fetöcü olduğu için açığa alınıp tutuklanan birlerce insan var ki bunlardan çoğu, “Haberim yoktu” diyor. Onların sözüne de itibar edecek miyiz?

Etmeyeceksek, o zaman adaletin gereğini yerine getirmemiz gerekiyor.

Sayın Dişli’ye buradan söylenecek tek söz var:

Eğer kardeşinizin de içlerinde bulunduğu cuntacılar darbeyi gerçekleştirmiş olsaydı, size zarar vermeyecek, aksine onu koruyacaktı. Olan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve onun arkasında duranlara olacaktı!

Ülkenin Milli İstihbarat Teşkilatı, “Şaban Dişli’nin kardeşi Mehmet Dişli Fetöcüdür” diye bir rapor hazırlayıp Cumhurbaşkanı’na sundu mu?

Sundu.

Cumhurbaşkanı bu rapordan sonra sizi çağırıp, “Var mı bu söylentinin aslı astarı?” diye sorduğunda, “Böyle bir şey olursa intihar ederim” kefil oldunuz.

Şimdi “Haberim yoktu” diyerek bu işten sıyrılamazsınız.

Haberiniz yoksa, niye bir haine kefil oldunuz. Kardeşiniz, sizin kefaletiniz sayesinde o makamda kaldı. Kefaletiniz sayesinde darbe girişimine imkan buldu.

O zaman gereğini yapın Sayın Dişli!

“İntihar et” demiyoruz ama en azından görev onuru gereği istifa edin!

****

Hazır konu AK Parti’nin üst düzey isimlerinden açılmışken, Güldal Akşit hanımfendiye de bir kaç soru soralım.

Sayın Güldal Akşit.

Genel Merkez Kadın Kolları Başkanlığı yaptığınız dönemde, AK Parti’de üyeliği veyahut herhangi bir görevi  olmayan görümceniz Fatma Gülgün Akşit’i, yapılan tüm itirazlara rağmen MKYK toplantılarına soktunuz mu?

Aynı zamanda Fetöcü olan görümceniz Fatma Gülgün Akşit’in katıldığı MKYK toplantılarında alınan mahrem kararlar dışarı sızdırıldı mı?

Fetöcü olduğunu her fırsatta belli eden, 17/25 Aralık’tan sonra twitter’da açtığı 2 ayrı hesapta (Gülgün Akşit, Fatma Gülgün) Erdoğan’a iftiralar atarken Gülen ve haşhaşilere övgüler dizen görümcenize bu ayrıcalığı neden tanıdınız?

Görümceniz, 17/25 Aralık sonrası AK Parti ve Erdoğan hakkında iftiralar atmasına rağmen onu MKYK toplantılarına sokmaya devam ettiniz mi? Görümceniz, AK Parti Genel Merkezi’nin ikinci katındaki bu toplantılara kaç kez katıldı?

Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun Kızılcahamam Kampı’nda düzenlediği İl Başkanları Toplantısı’na görümcenizi getirdiniz mi? İtiraz ve isyanlara rağmen onu protokol sıralarına oturttunuz mu?

Kızılcahamam Kampı’nda alınan bazı gizli kararlar ve özel konuşmalar Fetö medyasına sızdırıldı mı?

Lütfen kamuoyuna bu soruların cevabını veriniz!

Kaynak; İnternethaber

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.

Sıradaki haber:

Kadın polisler için başörtüsüne serbestlik

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.