1999 depremi bir dönüm noktası oldu

İstanbul ZİRVE Yapı Denetim Hizmetleri ve İstanbul ZİRVE Mimarlık ve Mühendislik Yönetim Kurulu Başkanı Selami Akpınar, dergimize yapı denetim şirketlerinin işleyiş ve çalışma alanlarını ve yapı denetim şirketlerinin hayatımıza girmesiyle beraber inşaat sektöründe yaşanan değişiklikleri anlattı.

“1999 depremi bu konuda bir dönüm noktası oldu”

“Deprem kuşağındaki ülkemiz; yeryüzünün en aktif deprem kuşaklarından birinde yer almaktadır. Üst üste meydana gelen depremler, büyük can ve mal kayıplarına neden olmuştur. Buna rağmen 2000 yılına kadar yapı denetimi konusunda gereken adımlar atılmamıştır. Ülke ihtiyaçlarına cevap verebilecek bir denetim sistemi oluşturulmamıştır. Aksine nüfus artışına paralel göçler, plansız kentleşme, kaçak yapılaşma, kalitesiz ve kontrolsüz yapılar, sık sık uygulanan imar affı uygulamaları, can ve mal kayıplarını daha da arttırmıştır.

Bu gerçekten hareketle; yapı denetim yasası 1999 körfez depreminden sonra 2000 yılında, ‘595 sayılı yapı denetim hakkında kanun hükmünde kararname’ ve bu kanun hükmünde kararnameye dayalı olarak ‘yapı denetimi uygulama yönetmeliği’ başlığıyla resmi gazetede yayımlanarak, 27 pilot ilde uygulamaya başlandı.”

“YAPI DENETİM, MİMARLIK VE MÜHENDİSLİK BİZİM İŞİMİZ”

Bizim yapı denetim deneyimimiz, yapı denetim yasasının resmi olarak kabul edilmesinden hemen sonra başladı. Bildiğiniz gibi şirketimizin yapı denetim hizmetleri dışında mimarlık ve mühendislik hizmetleri de verilmektedir. Bunların geçmişi çok daha eskidir.

Bu iki şirketimizi 2011 yılında birleştirerek, İstanbul ZİRVE Yapı Denetim Hizmetleri ve İstanbul ZİRVE Mimarlık ve Mühendislik şirketini kurduk.

Bünyemizde 3 tane mimar, 12 tane mühendis, 2 tane inşaat teknikeri olmak üzere toplamda 31 personel bulunmaktadır.

Şirketimiz Mimarlık ve Mühendislik kurallarına uygun, çağdaş norm ve standartlarda yapı denetim hizmeti veren, teknik yenilikleri takip eden, etik değerlere saygılı, yasal mevzuatın verdiği yetkilere ilgili standartlara uygun olarak Yapı Denetim Hizmeti vermeyi, denetim kalitesinden taviz vermeden müşteri memnuniyetini sağlamayı ve ger geçen gün kendini geliştirerek hizmet sunmayı hedeflemektedir.

Ayrıca yapı denetim hizmet kalitemizin ana unsuru olan personelimizin, kendilerini geliştirmeleri için gerekli olan eğitimleri bir program içerisinde vermeyi, gerekli kaynakları ve uygun çalışma ortamını sağlamayı benimsemiştir.

“YAPI DENETİM KANUNUNDA DEĞİŞİKLİKLERE İHTİYAÇ VAR”

Yapı denetim sektöründe bazı aksaklıklar var. Ancak bunların bir kısmı imar kon usunda yaşanan bazı sıkıntılardan kaynaklanıyordu.

Bizim yapı denetim olarak yaptığımız hizmetin bedelini müşterimiz direk olarak bize ödemiyor. Bu ücret mal müdürlüklerine yatırılıyor ve bu bedelden yüzde 3 belediyeye, yüzde 3 bakanlığa kesildikten sonra bize ödeniyor.

Bizim hak edişimizin maliyetini ise bakanlık hazırlıyor. Yapıların yüksekliklerini baz alınarak yapılan bu kıymetlendirme 2016 yılına kadar ciddi bir sorun içeriyordu.

Yani bu maliyet hesaplaması 2016 yılına kadar yapı sınıflarındaki ayrışma uygulamasıyla uyuşmuyordu.

Yani H: 12,50 m’lik 5 katlı bir binayla 13 katlı bir yapı arasındaki maliyet farkı sadece 50 TL olarak belirleniyordu. Şimdi yeni yapılan düzenlemeyle yüksekliği 30,50 üzerindeki yapılar 4C sınıfına dahil edilmiş olup, 21,50 ile 30,50 arasındaki yapılar 4A sınıfına ayrılmıştır. 21,50’ye kadar olan yapılar ise 3B sınıfı olarak ayrıştırılmıştır.

Bütün bu konuları barındıran yani tip imar yönetmeliğinde düşünülen değişiklikler tamamlanarak resmi gazetede yayımlandı. 01.10.2017 tarihînde yürürlüğe girecek. Bu yasanın yürürlüğe girmesiyle birlikte diğer bütün yönetmelikler yürürlükten kalkmış olacak.

Bu değişikliklerle beraber imar yönetmeliğindeki bütün aksaklıklar giderilmiş olacak ancak 4708 sayılı yapı denetimi kanununda her hangi bir değişiklik yapılmadığı için bu konudaki aksaklıklar devam ediyor olacak.

Yapı denetim kanununda da bazı değişikliklere ihtiyaç olduğu bir gerçektir.

Son olarak yapı denetimin sisteme dahil olmasıyla beraber yapılar daha kaliteli, can ve mal güvenliği açısından daha sağlam ve daha yaşanılabilir olmuştur.

1999 tarihinden evvel yapılan yapıların yüzde 99’u deprem riski taşıyan ve ekonomik ömrünü tamamlamış yapılardır.”