a

Belediye Başkanı Cahit Altunay’ın bilinmeyen yönleri

Başarıdan başarıya koşan Belediye Başkanı Cahit Altunay’a 24 saat yetmiyor.

Makam odasında işlerini halletmek yerine halkla iç içe olmayı ve halkın sorunlarına çözüm bulmayı seven Başkan Altunay bilinmeyen yönlerini, aile hayatını, zevklerini ve hobilerini ilk kez Emin Haber’e anlattı.

Kitap okuyor musunuz?

Kitap okumanın; “İnsanın yenilenmesi için çok önemli bir faktör” olduğuna dikkat çeken Başkan Altunay, belediye başkanlığına seçildiği günden bu yana çok fazla kitap okumaya fırsat bulamadığını belirtiyor. 2009 yılından itibaren okuduğu kitapları bitiremediğini dile getiren Altunay, “Hizmet aşkıyla okuduğum kitapların hiçbirinin sonunu getiremedim. Ya 10’ncu, ya 100’üncü, ya da 200’üncü sayfada kalıyorum. Çok fazla fırsat bulamadığımdan dolayı ‘İyi ki, önceden kitap okumuşum’ diyorum.”

Belediye Başkanı Cahit Altunay; Günlüklerinin yer aldığı Jurnal kitabında kendisini, “Kimim ben! Hayatını, Türk irfanına adayan, münzevi ve mütecessis bir fikir işçisi.” sözleriyle tanımlayan yazar, çevirmen ve mütefekkir Cemil Meriç hayranı olduğuna da vurgu yaptı. Cemil Meriç’i çok sevdiğini ifade eden Altunay, “Cemil Meriç’in sadece yazarlığı değil, yeni nesile önderliği çok önemli benim için. Çok güzel mesajları olan, konusu itibarıyla sanki geleceği yazan bir yazarımız.”

Yazılı basında ekonomi haberlerini okumaya çalıştığını belirten Altunay, televizyon izlemeye fırsatı olmadığını çok istemesine rağmen ‘Diriliş Ertuğrul’ dizisini izleyemediğini de dile getirdi;

“En önemlisi de günceli iyi takip etmektir. Gazeteleri, gazetelerin köşe yazarlarını ve mecmuaları mutlaka her gün okurum. Günlük hayatta bilmem gereken konuları internet ve yazılı basından mutlaka takip ederim.  Yenişafak, Sabah, Habertürk ve birçok gazetenin köşe yazarlarının yayımlanan makalelerini okumaya çalışırım. Benim kafamdaki gündemi kim o gün işlemişse o yazarı bulurum ve okurum.

Kendimde iktisatçı olduğum için ekonomi haberlerini ve yazarlarını da yakından takip etmeye çalışırım.

Televizyonda ya belgesel ya da haber bültenlerini izlemeye çalışıyorum. Onun dışında zaten televizyon izlemek için pek fırsat bulamıyorum. Ne yazık ki, çok istememe rağmen ‘Diriliş Ertuğrul’ dizisini bile seyretmeye fırsatım olmuyor. ‘Bu hafta mutlaka izleyeceğim’ dediğim zamanlar oluyor, ama yine yoğun çalışma temposundan dolayı izleyemiyorum. Zaman zaman telefondan açıp, geriye dönük bazı bölümlerini tam olmasa da izlemeye çalışıyorum.

Başkan Altunay’ın sabahın çok erken saatlerinde başlayan mesaisi, gecenin geç saatlerine kadar devam ediyor. Temposu yüksek nerdeyse 24 saat çalışan Başkan Altunay, bu bitmez tükenmez enerjisini neye borçlu çok merak ediliyor. Başarıdan başarıya koşan Altunay bur soruya oldukça samimi bir cevap veriyor;  Bana 24 saat yetmiyor.

“Hiçbir zaman, zaman yetmiyor. İster erken başlayın geç bitirin. İsterseniz geç başlayın, geç bitirin siyasette zamanın yetmediğine şahit oldum.

Eğer sorsalardı; ‘Ne istersiniz?’ diye, cevabım; “24 değil, 25 saat olsun” olurdu. Çünkü yapacak çok işimiz oluyor. Bu işlerin bitmesi içinde ‘Allah bize sağlık versin’ diye dua ediyorum. Şikayetçi değilim, vücut o tempoya alışıyor. Hatta boş kaldığım zaman sıkılıyorum.

‘Bugün evden çıkmayayım’ düşüncesi bende hiç oluşmadı. Zaten bunu da yapmam, öyle bir günü de hatırlamıyorum. Eğer şehir dışında değil isem, mutlaka ilçemin sokaklarını gezeceğim, çalışmaları yerinde kontrol edeceğim. Bir tatil günün de bile mutlaka bu dediklerimi yaparım. Zaten bizde bir tatil günü de söz konusu değildir.”

Peki, Başkan Cahit Altunay günlük programları dışında ne yapar?

“Farklı biriyim. Mesela bir kahvehaneye geçip otururum. Halkımla çay içer, sohbet ederim. Ya da bir pastane de kahve molası veririm. Bazen korumasız sabah namazlarına tek başıma giderim. Hafta sonu ise kahvaltı için tekrar eve gelir, ailemle kahvaltı yaparım. Daha sonra görevimin başına geçerim.”

Belediye Başkanı Cahit Altunay ailesine zaman ayırabiliyor mu?

“Eşim İlknur Hanım ilk günden bu yana her zaman yanımda olan en büyük destekçimdi ve bu desteğini her zaman hissettirmeye devam ediyor. Benim çocuklarım ise teşkilat yapısı içerisinde büyüdü. Büyük kızım (Büşra) daha 3 yaşındayken evde çalan telefon sesini duyduğunda ‘Babaaa teşkilat’ derdi. Ortanca kızım (Berna) yine teşkilat içinde büyüyen ve bugün teşkilat içerisinde biri ile evli. Çocuklarımın babasından teşkilatçılığı biliyorlar ve öğrendiler. Artık her şey aileme normal geliyor. Benim saat kaçta evden çıkacağımı, ne zaman eve döneceğimi eşim ve çocuklarım bilir.

Çoğu zaman eşim benimle arazide programlara katılır. Ramazan ayında iftarı evde açamayacağımı bildikleri için, onlar katıldığım iftar programlarında bana eşlik ederler. Gece 23.00-24.00’dan sonra ailemle birlikte bir yerlerde çay içmenin zevki bir başkadır. Günün yorgunluğunu bu şekilde bitirmiş oluyorum.

İnsan ilişkilerini futbol topuna benzeten bir üniversite hocamız vardı. ‘Topu bırakırsınız size geri gelir. Aile ilişikleri ise cam küredir, bırakırsanız kırılır, dağılır ve bir daha toplayamazsınız.’ Derdi. Onun için aileyi çokta ihmal etmemek lazım. Bende ailemi ihmal ettiğimi düşünmüyorum. Eğer görevimden fırsat bulursam, gideceğim tek merkez ailemdir.”

Başkan Altunay’a; “Torununuz Abdullah dede demeye başladı mı?” Diye soruyoruz. Başkan Altunay bu soruya gülerek cevap veriyor; “Evet birkaç gün önce dede demeye başladı. Dede demeyi ben kendisine öğrettim. Bu duygunun tarifi yok. Allah insana öyle bir sevgi ve merhamet veriyor ki, torun sevgisi tarifsizdir.

Belki çocuklarımızı büyütürken, iş yoğunluğundan yeterince zaman ayıramadığımızdan bunu anlayamadık ama dede olduktan sonra toruna olan yönelme bundan kaynaklanıyor olabilir. Buna geçmişi telafi etme de diyebiliriz. Bunu ilgi gördüğü için torun da çok iyi fark ediyor. Kimden daha çok ilgi görüyorsa ona yöneliyor. Dolayısıyla o ilgidir dedeyi toruna sevdiren.”

Spor ile aranız nasıl?

“Sporu çok seviyorum ama yalnızca yürüyebiliyorum. Yaz aylarında fırsat bulursam mutlaka yüzerim. Denizde yüzmeyi tercih ediyorum. Tuzlu su her şeyi alıp götüren yer. Havuzu sevmediğim için, havuzda yüzmüyorum.

Futbol oynamak için bir şansının olmadığını da ifade eden Başkan Altunay, Belediye Başkanlarının futbol oynamamaları gerektiğini belirterek nedenini de şu sözlerle açıkladı; Bir sakatlık geçirdiğiniz zaman aylarca bastonla halkınıza nasıl hizmet edeceksiniz? Saha içi sakatlanmalar da iyileşme süreci en az 2-3 ay sürüyor.

Ak Parti ilçe başkan yardımcısı olduğum dönemlerde oynadığımız bir halı saha maçında, ters bir düşüş yaşayarak ayağımı iki yerden kırdım. Bu sakatlığımdan dolayı 2 ay evden çıkamadım, görevimin başında olamadım.

Şimdi düşünebiliyor musunuz? Ayaklarınızı kırmışsınız, ellerinizde baston hizmet edeceksiniz? Onun için belediye başkanlarının futbol oynamaması gerekiyor. Voleybol, yürüyüş, yüzme gibi farklı spor dalları olabilir. Ama diğerlerini yani futbol gibi spor dallarını riskli görüyorum. Ayaklarımız bizim için çok önemli. Bundan dolayı dikkat etmemiz gerekiyor. “

Hangi takımı tutuyorsunuz?

“Sultangazispor. İyi zamanda da, kötü zamanda da bizim takımımız.”

Hangi yemekleri seviyorsunuz?

“Sebze yemeklerini severim. Yemek yapmayı beceremiyorum ama Allah razı olsun eşim çok güzel yemekler yapıyor. Belki de eşimin güzel yemekler yapmasından dolayı, yemek yapmayı öğrenemedim. Yemek çeşitlerine bakıldığında genelde türlü başta olmak üzere her çeşit sebze yemeğini severim. Uzak bir yerde olsa sebze yemeği yemek için mutlaka giderim.”

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.

Sıradaki haber:

Fizy 21. Liseler Arası Müzik Yarışması’nın En İyi Solisti; Sema Nur Alan

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.