Birden fazla şapkaya sahip olup, hayatı hızlı yaşayanları görünce kendi kendimize, “Nasıl oluyor da yaşamın yoğun temposuna yetişebiliyor, değişime entegre olabiliyor ve bunca zorlukla mücadele edip başarıyı yakalayabiliyor?’’ diye sormadan edemiyoruz. Arzu Erdem, Türkiye’de zoru başarmış ender siyasetçi ve kadın girişimcilerden…
Milletvekili olmanın yanında eğitimci ve iş kadını kimliği olsa da O, “Bu hayatta en çok anne olmayı sevdim…” diyerek önceliğine vurgu yapıyor.
İstanbul milletvekili olan Erdem, aynı zaman da üç dev otomotiv markasını bünyesinde bulunduran Kar Grup’un Yönetim Kurulu Üyesi. Almanya’da doğmuş ve aslen Malatyalı. Yurtdışında yaşamasına rağmen vatan sevgisini yüreğinde içselleştirmeyi başarmış. Uzun yıllar Almanya’da yaşadıktan sonra İstanbul’a döndüğünde heybesinde biriktirdiği tecrübeleri de beraberinde getirmiş. İstanbul Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra Yüksek Lisansını da aynı üniversitede tamamlıyor. Kar Grup ile otomotiv sektöründe başarıyı yakalayan girişimci kadın, iş yaşamındaki başarılarını sosyal sorumluluk projeleriyle taçlandırmayı hayal etmiş. Nitekim; ‘İnsan odaklı’ projeler kapsamında kimsesiz çocuklar ve gençlerle ilgili dernekler kurarak sosyal sorumluluk projeleri üretmeye başlamış.
İnsana ve özellikle gençlere yatırım yaparak topluma katkı sunma hayallerini gerçeğe dönüştüren Erdem, gönül verdiği partide ürettiği eğitim odaklı projeleriyle dikkat çekince İstanbul 3. Bölgede, 3. sıraya aday gösterilerek Haziran 2015 seçimlerinde Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) İstanbul Milletvekili seçilip siyaset dünyasına da adım atmış. Erdem ile eğitimci kişiliği, sosyal sorumluluk projeleri, iş kadını kimliği ve milletvekilliğiyle ilgili pek çok konuyu konuştuk. İşte o keyifli söyleşinin ayrıntıları ve ‘Beş Parmağında Beş Marifet’ sözünü haklı çıkaran Arzu Erdem’in çarpıcı tespitlerinden öne çıkan detaylar:
Bugünlere gelişinizi sağlayan gelişmelerin kilometre taşları nasıl döşendi?
1970 yılında Almanya’da doğdum. Aslen Malatyalıyım. Uzun yıllar yurt dışında kaldık tan sonra ailemle İstanbul’a geri dönüş yaptık. İstanbul Üniversitesi Alman Dili Eğitimi mezunuyum. Aynı üniversite ve bölümde Yüksek Lisansta yaptım. Topluma ve insanlara fayda sunacak konular her zaman hayatımın odak noktasını oluşturdu. Üniversiteyi bitirdikten sonra sosyal sorumluluk projeleri üretmek için harekete geçtim. 1997 yılında Arif Verimli Hoca ile birlikte Gençleri Uyuşturucudan Koruma Derneği’ni kurarak bu alanda projeler üretmeye başladım. 2007 yılında ise Kimsesiz Çocuklara Sevgi Derneği’ni kurdum. İlerleyen zamanlarda hayata geçirdiğim sosyal sorumluluk projelerim ile siyasete ilişkin çalışmalarım âdete entegre oldu. Bana göre her iki çalışma da topluma fayda sunmak içindi. Kimsesiz çocuklara ve gençlere fayda sağlayacak projeler üreterek Türkiye’ye hizmet etmek bana iyi geliyordu. Buradan aldığım moral ve motivasyon ticari ve siyasi hayatımı keyifli hale getiriyordu. Toplumsal başarının, bireysel başarılardan müteşekkil olduğunun farkındalığıyla her zaman en büyük yatırımın insana yapılması gerektiğini düşündüm ve bu şekilde çalışmalarımı yürüttüm.
KADINLAR İŞ VE SİYASETTE DAHA FAZLA YER ALMALI
Siyasi hayata nasıl adım attınız?
Kendimi bildim bileli ‘Toplumsal Tema’çalışmalarımın odağında yer aldı. Siyasi çalışmalara ise aktif olarak 2007 yılında başladım. Gönül verdiğim MHP’de ağırlıklı olarak eğitim içerikli organizasyonlara imza attım. 3 dönemi kapsayan çalışmalarımın ardından Haziran 2015 seçimlerinde MHP İstanbul 3. Bölge Milletvekilliğine 3. Sıradan aday gösterildim ve kazandım. Önceleri eğitimci kimliğimle toplumsal duyarlılığı yüksek projeler üretirken şimdi MHP Milletvekili olarak yine ülkem için projeler üretmeye devam ediyorum. İnsan odaklı çalışmalarımı hızlandırarak Türkiye’nin yarınlarına ışık tutacak sosyal, ekonomik ve politik çalışmalar icra ediyorum. İnsan odaklı sorunları çözen ülkelerin, ekonomik ve politik refahta öne çıkacağına inanan biri olarak; bundan sonra da kimsesiz çocuklar, gençler ve kadınlar başta olmak üzere topluma yarar sağlayacak projeleri hayata geçirmeye devam edeceğim.
Kadınların iş ve siyasette azınlıkta kalmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kadınların kendi ayakları üzerinde durması ve inisiyatif alması gerekiyor. İş ve siyaset hayatında kadınların daha fazla yer alması gerekiyor. Kadınlar daha cesur ve girişken olmalılar. Elbette bunun için daha fazla sorumluluk alınması gerekiyor. Siyaset dünyası, iş yaşamına göre daha zor bir alan ama detaycı ve fıtrat olarak daha çalışkan olan kadınlar her alanda başarılı olabilir. Nitekim oluyor da! Kadınlarımızın bu sorumluluğu alıp, başarmaya odaklanması gerekiyor.
Size göre gençler, hayat merdivenlerini başarıyla tırmanabilmek için neler yapmalı?
Kendine, ailesine, topluma, ülkeye ve dünyaya faydalı bireylerin yetişmesi elbette öncelikle eğitime bağlı bir meseledir. Ailenin çocuklarını iyi bir terbiye ve eğitimle büyütmesi hayati öneme sahip. Ailenin, çocukları için çizdiği yol haritası doğruysa gerisi de doğru geliyor. İyi bir eğitimin ardından iş hayatı başlıyor. Başarı için insanların, sorunlara karşı çözüm odaklı düşünmeyi öğrenmesi şart! Öncelikle kendini sınırlamamak ve ne istediğini bilmek önemli. Kariyer planlamasında hangi işi yaparsanız yapın mutlaka sevdiğiniz işi yapmalısınız. Hızla değişen dünyada öne geçebilmek adına kendinizi sürekli geliştirmelisiniz. Yeniliklere açık olmayı prensip edinmelisiniz.
“HAYATTA EN ÇOK ANNE OLMAYI SEVDİM”
Annelik, eğitimci kişilik, sosyal sorumluluk projeleri, ticaret ve siyaset… Bütün bunları birlikte nasıl yürütüyorsunuz?
Ben, hayatta en çok anne olmayı sevdim. Eğitimci kimliğim ile yürüttüğüm sosyal sorumluluk projelerini ise yaşam sevincim olarak değerlendiriyorum. Bugüne kadar yaptığım ve hayata dokunan her proje beni daha da güçlendirdi. Mütevelli Heyet Başkanı olduğum Gençlik Çalışma Konseyi’miz var. Türkiye’nin değişik pekçok üniversitesinden temsilcilerin oluşturduğu Gençlik Çalışma Konseyi olarak önümüzdeki günlerde ‘Gençlik Zirvesi’ düzenleyeceğiz. Geleceğimiz olan gençlerimizin; İnsan, toplum, ülke ve dünyayla ilgili fikirlerini paylaşmalarını amaçlayan Gençlik Zirvesi; tarihi bugünle buluşturarak gelecek planlamasında aktif rol almak isteyen bireylerin yetişmesini amaçlıyor. ‘Önce vatan, önce millet’ diyen gençlerimizin sayısını arttırmayı hedefliyoruz. Annelik, eğitimci kişilik ve sosyal sorumluluk projelerinin yanında elbette ticari hayatta var. Yatırımcı olarak ülke ekonomisine katkı sağlamayı istiyoruz. İstanbul’da, E-5 üstünde, Haliç girişinde; Citröen, Ford ve Toyota Yetkili Satıcı ve servis, 2. El ve sigorta hizmetleri sunan Kar Grup olarak faaliyet gösteriyoruz.
Değerli eşim Kubilay Erdem’in Yönetim Kurulu Başkanı olduğu Kar Grup, milyonlarca aracın geçtiği müthiş lokasyonda hizmet sunan Türkiye’nin sayılı şirketlerinden biri. Dünya markalarını aynı çatı altında toplayan Kar Grup, 35 yıla yakın süredir müşterilerine hizmet veriyor. Kurum olarak Fair-Play ticaret yapıyoruz. Milletvekili seçildikten sonra Yönetim Kurulu Üyesi olduğum şirketimize ayırdığım zaman azaldı çünkü haftanın neredeyse yarısı siyasi çalışmalarım nedeniyle Ankara’da geçiyor.
“OTOMOTİV YETKİLİ SATICILARI DESTEKLENMELİ”
Otomotiv yetkili satıcı ve servislerinin en önemli sorunları nelerdir?
Yüksek satış rakamlarına rağmen sektörde işletme giderleri nedeniyle zarar yazan şirket sayısı artıyor. Türkiye’de 1000’in üzerinde Otomotiv Yetkili Satıcısı bulunuyor. Son 10 yılda sektör içi rekabet, distribütörlerin yatırım standartları ve artan işletme giderleri yetkili satıcıların var olma savaşı içine girmesine sebep oldu. Birçok şirket bu nedenle ticaretin asıl amacı olan kar etmeyi bırakıp ayakta kalma mücadelesi içine girdi. Geçmişte en önemli kar odaklarından biri olan Hasar Onarım Merkezlerimiz, sigorta şirketlerinin hak edişlerimizi geri çekmesi nedeniyle zarar etmeye başladı. Sigorta şirketlerinin kendi aralarındaki keskin rekabet nedeniyle zararlarının bir bölümünü dengeleyebilmek için Hasar Onarım Merkezlerindeki hak edişleri sürekli geri çekmesi sektörü zora soktu. Bu nedenle bazı şirketler gibi bizler de hasar-onarım departmanından çekilmenin planlarını yapmaya başladık. 2000’lerin başında 110 TL’ye boya işlemini yaptığımız parçayı bugün 140-160 TL arasında boyatabiliyoruz. 17 yılda artan giderleri, özellikle de işçilik maliyetlerini göz önünde bulundurduğumuzda, sektördeki çıkmazı görmüş oluruz. Araç satışında ise geçmişte gelir kalemi olarak görmediğimiz alanlara odaklanmış durumdayız. Kredi kullanım komisyonu, aksesuar satışı, sigorta poliçesi vb… Buna rağmen konuştuğumuz meslektaşlarımız gibi şirketimiz de 3marka ile yüksek adetli satışlara rağmen araç satışının toplamından işletme giderleri sebebi ile zarar ediyor. Bu nedenle ekonomi yönetiminin, Türkiye’ye en çok üretim, ihracat ve istihdam desteği sağlayan otomotiv sektörüne sahip çıkması gerekiyor.
Otomotiv sektörüyle ilgili izlenimleriniz nelerdir?
Üretim, istihdam, satış ve ihracat gücüyle oldukça önemli bir konuma sahip olan Türk Otomotiv Sektörü, kriz dönemlerinde dahi büyümeye devam etti. Türk Otomotiv Sektörü, küresel ve yerel daralmaların yaşandığı 2015 ve 2016 yıllarında ihracat rekorları kırarak Türkiye ekonomisine katkı sağladı. Türkiye’nin, kişi başına düşen otomobil sayısında hala dünya ortalamasının altında kaldığımız dikkate alındığında otomotiv sektöründe büyümenin devam edeceğini söyleyebiliriz.
SÖYLEŞİNİN DEVAMI İÇİN TIKLAYIN…
Kaynak: http://www.ekovitrin.com/haziran-17/en-buyuk-yatirimi-insana-yapmaliyiz-h68981.html
Yazıcı, Sultangazi’de İki İftar Programına Katıldı
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.