a

YENİDEN İNŞAA ZAMANI

Geçtiğimiz günlerde 15 Temmuz Darbe Kalkışması ile ilgili Sayın Cumhurbaşkanımızın El Cezire televizyonuna verdiği bir mülakatı oldu. Mülakatta FETÖ’cü yapılanmanın devlet kurumlarından tasfiyesine dönük gelinen aşama ile ilgili önemli bilgiler verildi. Sayın Erdoğan, paralel yapılanmanın siyasi, askeri, ekonomik ve toplumsal birçok ayağı olduğunu; bunların tüm kurumlardan sökülüp atılmasının zaman alacağını fakat bu konuda kararlı olduklarını özellikle ifade etti.

Mülakatta dikkatlerimizi en çok çeken husus ise devletin yeniden inşa edileceğine dair beyanatlarıydı. Birçok çevrelerce yeterince üzerinde durulmayan bu nokta oldukça önemliydi. Zira son yıllarda tüm bileşenleriyle siyasi partiler başta olmak üzere, STK’ların, esnaf
odalarının, medyanın ciddi bir yozlaşma sürecine girdiğini görüyorduk. FETÖ’cü yapılanma sadece bunun önemli bir ayağıydı. Dolayısıyla paralel yapılanmanın tasfiyesine dönük Sayın Cumhurbaşkanının şahsında ortaya konan iradenin gerek kurucusu olduğu Ak Parti tarafından, gerek diğer siyasi partilerce ve STK’larca yeterince anlaşılamadığını görüyor olmak üzücüdür. Oysa yozlaşmanın tüm devlet ve toplumsal kurumlarda at başı gittiğini ne yazık ki üzüntüyle takip etmekteyiz.

Dolayısıyla bir ülkede çürümenin en büyük besleyeni yozlaşmanın önüne geçilebilmesinin yegane yolu devletin gücünü ve imkanlarını kendi menfaatleri için kullanan grupların önüne geçmek, liyakat esasını her kurumda geçerli hale getirmektir. Şu çok iyi bilinmelidir ki, elbette
ülkemiz önündeki en büyük tehdit FETÖ’cü paralel yapılanmadır ve bu sinsi yapı ile mücadele her alanda meşru her araçla yapılmalıdır, fakat unutulmamalıdır ki ülkeyi ayakta tutan kurumlarda çok ciddi bir çürümüşlük realitesi ile karşı  karşıyayız ve çürümenin tek nedeni
paralel yapı değildir.

Aksine çürüme devlet kadrolarında ve sosyal örgütlerin ekseriyetinde bir kanser hücresi gibi yayılmaktadır. Kurumlarda yapılan atamalarda liyakat esasına dikkat edilmemesi, bilhassa siyasilerin bulundukları makam ve mevkileri kendi şahsi çıkarları için kullanması, eş dost akraba gözetilerek oluşturulan kadrolaşmalar devletin en tepe noktalarından en alt kademelerine kadar
(bilhassa belediyelerde) bir hastalık gibi artmaktadır.

Türkiye’deki Müslümanlar açısından en üzücü olan tarafı ise; bu liyakatsiz kadrolaşmalarda, devlet imkanlarını savurmada birçok dini grupların ( cemaatlerin ) birbiriyle yarış içinde olmalarıdır.

Hatta korkumuz odur ki FETÖ’cü yapılanma devlet kurumlarından tasfiye edildikten sonra başka cemaatler ile ilgili bizleri şaşırtan yeni gelişmelerin vuku bulacağıdır. Dini cemaatlerin ve sivil örgütlerin devlete kadro yerleştirme yarışları yerine; gayretlerini vatandaşların ihtiyaç ve sorunlarını raporlamak, Türkiye’deki sosyal mozaiğe gelebilecek tehditlere karşı set olmak, birlikte yaşama bilincini bireysel ve toplumsal düzeyde geliştirmeye katkı sağlamak, toplumda hürmet, hizmet ve merhamet prensiplerinin temel eksen alındığı bir AHLAK  olgusunu kavratmak gibi alanlara harcasalar memlekete ve millete daha faydalı olacağı kesindir.

Daha güçlü bir Türkiye için mevzubahis adaletli, liyakat esasını temel alan bir yönetim ise olması gereken de budur.

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.

Sıradaki haber:

Gaziosmanpaşa’da Kurban Kesim Alanı başvuruları başladı

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.